EVLİLİK VE AİLE
Aile toplumun temel yapısıdır. Aile sağlam temeller üzerine kurulursa toplum da sağlam olur. Bu bakımdan” toplumsal birliğimizin mayası ailedir” diyebiliriz. Toplumda birlikte huzurla yaşamanın temeli aslında aile ile atılır. Bir nevi toplumsal huzurun ve barışın provası ailede yapılır.Aile huzurlu olursa toplum huzurlu olur. O halde İslami cihetten aileye bir bakalım.
Aile Evlilik ile kurulur. Bu insanlık tarihi kadar eskidir. İlk aile Hz.Adem (as) ile Hz. Havva validemiz tarafından kuruldu. Yüce Allah Hz Adem’i yarattı ve Havva validemizi de ona eş yarattı.
İnsan neslinin devamı, nesebin korunması ancak meşru bir evlilik ile olur.Evliliğin de ilk temel şartı NİKAHTIR.Nikahsız birlikteliğin adı evlilik değil, ZİNADIR.
Evliliğin temeli İslami değerlere göre kurulursa huzur olur. Böyle olursa bu evlilikten doğacak çocuklar geleceği güvenle inşa ederler. Her şeyden evvel evlenirken eş seçiminde temel kriterimiz DİNDARLIK olmalıdır. Nitekim Efendimiz(sav) bu konudaki hadis-i şerifinde “Siz dindar olanı seçiniz ki eliniz toprak görsün( eviniz bereket ve huzur görsün) buyurarak evlilikte baz alınması gereken temel unsurun dindarlık olduğunu vurgulamıştır. Evliliğinde bu kritere göre hareket eden çiftler düğünlerinde de elbette İslami hassasiyetlere dikkat edeceklerdir.Evliliğin temeli haram ile atılırsa gelecek yıllar huzurlu olmayacaktır.”Ne var canım bir defa evleniyoruz” deyip günahlar hafife alınarak kurulacak yuva huzur yuvası olmayacaktır.
Evliliği İslami temeller üzerine kuran insanın yuvası aynı zamanda okuldur, mescittir, huzur evidir ve çocuk yuvasıdır. Çocuk için aile ilk okuldur. İlk besmeleyi anne-babadan öğrenir çocuk. Abdesti ve namazı önce ebeveynden öğrenir. Ebeveyn çocuğunu kendi elleriyle geleceğe hazırlar. Bu konuda her zaman Efendimiz’in öğretilerine kulak verir.
Zira Efendimiz babaya da anneye de “Çobanlık” benzetmesinde bulunarak “Hepiniz çobansınız ve güttüğünüz sürüden mesulsünüz” buyurmuştur. Yine İslami hassasiyetli aile reisi için Efendimiz’in “Çocuklarınız yedi yaşına gelince onlara namazı emrediniz…” sözü de büyük anlam ifade etmektedir. Bu bakımdan çocuklarımızın dünyevi geleceği için hiçbir fedakarlıktan kaçınmayız. Lakin uhrevi istikbali için de aynı şeyi söyleyebilir miyiz? Çocuğumuz sabah okula geç kalmasın diye erkenden kaldırırız da sabah namazına kaldırmaya gelince uykusunu bölmeye kıyamayız. Halbuki derse geç kalırsa en fazla bir dersten geri kalacak ve belki o dersten zayıf not getirecek. Ki onun da telafisi var. Ancak sabah namazına kaldırmadığımız çocuğumuzun ahreti ne olacak? Onu ibadete alıştırmak, bu konuda eğitmek baş görevimiz değimliydi? Ya ateşe giderse buna razı olabilir misin? Kaldı ki kırık not gelen ders gibi telafisi de yok bu işin.
Toplumun çekirdeği olan aile kurumu son zamanlarda bozulmaya başladı. Evlilik adeta oyuncak haline geldi.Eskiden evlilik bir ömür beraberlik için yapılırdı. Şimdi adeta boşanmak için evlilik yapılıyor. Daha yeni yayınlanan TÜİK verilerine bakar mısınız? 2014 yılında evlenen çift sayısı bir önceki yıla göre % 0.1 azalarak 599 bin704 olurken, boşanan çiftlerin sayısı bir önceki yıla göre % 4.5 artarak 130 bin 913’e yükseldi. Bu tablo ülkemiz ve geleceğimiz adına elbette ürkütücü. Tez tedbirler alınmalıdır. Ülkemizin birlikte huzur ve güven içinde yaşaması adına evlilik ve aile hususu ihmal edilemez.Edilmemelidir.
Recep Şahan.