Hayatın Merkezi Camidir
Cami, İslam toplumunda hayatın tam merkezinde bir yerdedir. Bir Müslüman için ve tabi İslam toplumu için Camisiz bir hayat tarzı düşünülemez. Bu durum, ta Efendimiz(sav)’den başlayarak böyle olagelmiştir. Siz bakmayın bugün sekülerleşmenin etkisiyle camilerin çok fonksiyonluluğunu kaybettiğine…
Kelimenin kök manasından yola çıkarak söyleyecek olursak “CAMİ= BİR ARAYA GETİREN, TOPLAYAN” diyebiliriz. Nitekim sadece “namaz kılma mekanı” olarak düşünsek bile camiler günde beş defa Müslümanları bir araya topluyor.
“Cami” kelimesini daha çok biz Türkler kullanıyoruz sanırım.(Osmanlıdan kalma olsa gerek) Cami, İslam dünyasında daha çok MESCİD kelimesiyle ifade edilir.Nitekim gerek Kur’an’da gerekse Hadislerde ve diğer İslam kaynaklarında Cami, bu kelime ile ifade ediliyor.
Cami her şeyden evvel mabettir, ibadethanedir. Ve insanlığın tarihi kadar eski bir maziye sahiptir. Kabe yer yüzünün ilk evi değil midir?(Al-i İmran 3/96 )Hz. İbrahim, eşi Hacer validemiz ile oğlu İsmail(as)’i Mekke’ye bırakıp döndüğünde Mekke sadece bir çöl idi. Daha sonra Zemzemin doğuşu ve Kabe’yi baba-oğul birlikte inşa etmeleriyle Mekke artık medeniyet merkezi, yaşama merkez olmaya başladı. O günden beri de inananların çekim merkezi olagelmiştir.
Daha yakına gelelim. Hz. Peygamber Yesrib’e hicret edince “Yesrib”, “Medine” oldu. Medeniyetin merkezi oldu. Hiç şüphesiz bu medeniyetin temelinde de yine mescid/cami vardır. Nitekim Efendimiz(sav)’in Medine’ye hicretlerinden sonra ilk işi Mescid-i Nebi’yi inşa etmek olmuştur. Hatta daha hicret tamamlamadan Kuba’da ilk mescidi inşa etmiştir.
Hemen belirtelim Efendimiz’in mescidi sadece namaz kılınan mekan değildi. Namaz da kılınan çok fonksiyonlu sosyal bir tesis denilebilir.
Efendimiz(saav) mescitte namaz kıldırma dışında neler mi yapardı?
Suffe denilen bölümde fakir öğrenciler yatılı olarak okurlardı. Yatılı Okul/yurt fonksiyonu görürdü. İlim merkeziydi. Mesela Hz. Ebu Hureyre(ra) gibi büyük hadisçi sahabi buradan yetişmiştir.
Devlet idare merkezi idi. Devleti buradan idare ederdi. Elçileri burada kabul ederdi.
Adliye merkeziydi. Davaları burada görürdü.
Askeri karargah merkeziydi. Bedir,Uhud ve Hendek savaşları gibi savaşların kararı burada alındı.
Yine Efendimiz’in mescidi bir kültür merkeziydi. Edebi yarışmalar burada yapılır. Mescid-i Nebinin; misafirhane, hastane, hapishane olma fonksiyonlarını da ekleyelim.
Diğer taraftan bugün namaz kılma mekanına indirgenen camilerimizde namaz kılma oranlarımıza baktığımızda karşımıza kara bir tablo çıkıyor. Hemen belirtelim yapılan bir araştırmaya göre Türkiye’de 5 vakit namaz kılanların oranı % 30’un altında. Bunlar içinde cemaatle camide namaz kılanların oranı çok daha azdır. Hani Allah’ın mescitlerini Allah’a ve ahret gününe iman edenler İMAR ederlerdi!(Tevbe9/18) Sanırım toplum olarak İMAR ETMEK denince İNŞA ETMEYİ anlamışız. Halbuki imar etmenin asıl manası ÖMÜR VERMEKTİR. Ayetteki “Ya’muru” kelimesi “Ömür verir” manasına da gelir. Türkçedeki ÖMÜR kelimesi de burada gelir. Yaşatmak demektir.Camilere nasıl ömür verilir.Elbette camilere cemaat olmakla.Yoksa sadece camiyi dört duvar –kubbe-minare ile inşa ederek ömür verilmez. Memlekette cami çok. Ama cemaat maalesef az. Öyle camilerimiz var ki ikisi arası mesafe 450 metre. Nam olsun diye cami yaptıranlar da az değil. Özetle camiler hem İNŞA edilmeli hem de İMAR edilmeli. Ama daha çok imara ihtiyaç var.
Recep Şahan.