İNSANI İLAHLAŞTIRMAK
Hz. İsa’yı ilahlaştıranlar O’nun düşmanları değil sevenleridir. Sevgide aşırılık felaket getirmiştir. Esasen her şeyin aşırısı zarardır. Sevginin de. Bu noktada, “Sevdiğinizi ölçülü sevin , nefret ettiğinizden de ölçülü nefret edin” sözü prensibimiz olmalıdır. Bugün Hıristiyanların nezdinde İsa bir “insan peygamber” değil Tanrıdır.
Onlara göre Tanrı İsa’nın bedenine hulul etmiştir. Yani “Tanrı ete kemiğe bürünmüş İsa diye görünmüştür”
Bu son cümle size bir yerden tanıdık gelmiyor mu? Bugün Müslümanlar arasında bir kesim bu cümlenin aynısını söylemiyorlar mı? Bir videoda izledim. Hoca! şöyle diyor sözde vaazında: Keşfi açık kullardan biri görmüştü. Mevlanın tecellilerine mazhar olan bir zuhuratta (Allah) ne diyor: Ete kemiğe büründüm diye göründüm”
Gördünüz mü Allah bir insanın bedenine bürünmüş, o insan artık sevenlerinin gözünde insan olarak mı durur? Nitekim öyle de olmuştur. Bir başka videoda insanların kapıdan doğru emekleyerek huzuruna girip el ayak öptükleri, bir başka ziyaretçinin ellerini o zatın üzerine sürerek “sizin merhametinizle ayakta duruyoruz(haşa)” dediğine şahit oluyoruz. Bu videoyu izlerken “acaba bu insanlar neden bu insana puta tapar gibi acayip hareketlerde bulunuyor, neden Allah’tan ister gibi ondan istiyor, neden Allah’ın sıfatlarını ona veriyorlar?” diye düşünüyordum. Sonra hocalarının, “ete kemiğe büründüm .… diye göründüm” dediği vaazını izleyince anladım ki bu dersi ondan almışlar.
Sevgi ile yola çıkılıyor ama sonuçta yoldan çıkılıyor.”Mürşid” diye yola çıkılıyor ama ölçü kaçınca iş çığırından çıkıyor ve işte böyle acayip tablolar ortaya çıkıyor. Tevhidden bir milimlik sapma neticede uçurum oluyor. Minarenin dibindeki 1 santimlik eğrilik minarenin tepesine çıkınca 1 metre oluyor. Bu sebeple TEVHİD en ufak sapmayı reddeder.
Kur’an’da Nuh suresi 23. Ayette 5 tane put ismi geçer(Vedd,Suva’, Yegus, Yeük,Nesr).Bunlar Nuh kavminin ilahlarıdır, daha doğrusu taptıkları putlardır. Müfessirler aslında bu isimlerin salih kişilere ait isimler olduklarını belirtirler. Bugünkü manada bunlar aslında evliyaullahtan mübarek zatlardanmış. Lakin bunların vefatından sonra SEVENLERİ onların anılarını canlı tutmak ve hatıralarına saygı gösterip şefaatlerini dilemek maksadıyla önce resimlerini yaptılar. Aradan nesiller geçince bu sefer iş daha da ileriye gitti bu sefer de heykellerini yaptılar. Fakat aradan nesiller-yüzyıllar geçince yeni nesiller bu heykellere kutsallık yüklediler ve TANRI gözüyle bakmaya başladılar. Artık iş çığırından çıkmıştı.
Hz. İsa örneğinde olduğu gibi burada da yine ölçüsüz sevgi insanı ilahlaştırdı. Tarih bu gibi misallerle doludur.
Hıristiyanlar sevginin dozajını kaçırarak Hz. İsa’yı ilahlaştırdılar. Fakat aynı durumun bizde olmadığı söylenebilir mi? Elbette aynı tehlike bizde de vardır. Bunun için Efendimiz bu tehlikeye karşı bizi uyarmıştı: “Hıristiyanların Meryemoğlu İsa’yı aşırı yücelttikleri gibi beni aşırı yüceltmeyin...Bana Allah’ın kulu ve Rasulü deyin”.
Halen İslam dünyasında Hz. Peygamberin ölmediğine, yerde ve gökte tasarrufta bulunduğuna, (haşa)kabrinde hanımlarıyla bile zevklendiğine inanan bir sürü Müslüman yok mu?
Salih bir zat olduğuna inandıkları vefat etmiş kimselerin mezarlarını tapınağa çeviren hatta tavaf edenleri görmediniz m? “Başınız derde girdiğinde kabir ehlinden yardım isteyin” diye de hadis uydurup bin sene önce ölmüş muhterem zattan imdat isteyenleri duymadınız mı?
Recep Şahan.