Asıl Yatırım Ahirete Yapılandır
.
Müslüman, hayatı bu dünyadan ibaret görmez. Bu manada müslüman “tek dünyalı” değildir. Bu dünya geçicidir ve kalıcı olan ahiretin de tarlasıdır. Bunun için tarlamızı ekeriz hasadını öbür tarafta yaparız. Böylece “iki dünyanın adamı” oluruz.
Bu dünyaya yapılacak yatırım en fazla mezara kadar gidecektir. Ancak kalıcı yatırım yapılacaksa o zaman tüm planlamalarımız ahiret merkezli olmak durumundadır. Eninde sonunda bu dünyadan göçeceğiz. Bu dünyaya ait her şeyimiz burada kalacak. Bunun için kalıcı olana odaklanmak lazım. Ki o da ucu ahirette cennete dokunacak amellerdir.(Meryem 18/76) Zira kalıcı olan ahirettir.(A’lâ 87/17, Duhâ 93/4 )
Bu girizgâhtan sonra şunu söyleyelim. Âhirete yatırım yapmak her müslümanın görevidir. Zaten ahirete inanan için başka kârlı yol da yoktur. Ahiret diye bir derdi olmayanlara bunları anlatamazsınız. Zira onun dünyası buradan ibaret ki mezar ile sona erer. O kadar sığ düşünür ve ona göre yaşar. Hep maddeci düşünür ve ahireti/cenneti düşünüp ona yatırım yapanları da garipser. Hatta kendince dalga da geçer. Bu noktada insanları kategorize ederek fakirlerin yatırım aracının ahiret; zenginlerin ise döviz, altın, borsa..vs olduğunu iddia eder.
Halbuki gerçek böylemi? Değil. Zengin olsun fakir olsun her Müslüman dinin emir ve yasaklarına uyma noktasında eşittir. Hatta mâlî ibadetlerde zenginden beklenenler(zekat,sadaka gibi.) daha çoktur. Bu manada zenginin malından bir miktarını fakirlere verme zorunluluğu vardır. İşte böylece o zengin de mâlî ibadet yükümlülüklerini yerine getirince aslında ahirete/cennete yatırım yapmış oluyor. Bir nevi bu dünyanın geçerli parasını ahirette de geçerli hale getirmiş oluyor. Böylece akıllıca bir yatırım yapmış oluyor.
Görüldüğü gibi ahiret sadece fakire lazım değil herkese lazımdır. Din sadece fakiri değil herkesi ilgilendirir. Rabbimiz “herkes yarın için ne hazırladığına baksın” (Haşr 59/18) derken aslında herkes ölmeden önce muhasebesini yapsın da gelsin demektedir. Dünya ahiretin tarlasıysa dünyada ekip ahirette biçecek şekilde davranmak durumundayız.
Aslında bu bir tercih meselesidir. Allah kullarına hür irade vermiş. Buna cüz’î irade de diyoruz. Kul hür iradesiyle iyiyi ya da kötüyü tercih eder ve sonucuna da katlanır. Rabbimiz yaratılış itibariyle insanı iyiye de kötüye de meyil edebilecek kabiliyette yaratmıştır. (Şems 91/8) Zaten ilahi imtihanın da gereği budur. İşte kul dünyada yaşarken ahireti de tercih edebilir dünyayı da. Ama Rabbimiz bizim için âhiretin daha hayırlı ve “daha kalıcı” olduğunun da altını çiziyor.(A’lâ 87/17, Duhâ 93/4 ) Allah, dünyalık isteyene de verir ahireti düşünerek cennetlik olmak için çalışanlara da karşılığını verir. (Şûra 42/20)
Ahireti tercih edenler hakkında şu ilahi mesaja kulak verelim : «Ve her kim de ahiret hayatını tercih eder, (karşılığını Allah'tan alacağına) inanarak orası için göstermesi gereken çabayı gösterirse, işte onların bu çabası karşılığını bulur.» (İsra17/19)
Şunu kesin olarak bilelim ki dünyevileşme hastalığından kurtulamayarak Allah yokmuş, ahiret yokmuş gibi yaşayıp da bu dünyadan göçenler çok pişman olacaklardır. Ama bu pişmanlık bir fayda vermeyecektir. (Enam 6/27,30-31, Kehf 18/42, Furkan 25/27-29, Ahzab 33/66, Zümer 39/56-58), Münafikûn 63/9-10, Hâkka 69/25-29, Fecr 89/24 )
Fayda etmeyecek pişmanlıklara dair bir misal. “Nihayet onlardan birine ölüm gelip çatınca ‘Rabbim! Beni geri gönder de, terk ettiğim amelleri yapayım’ der. Hayır onun söylediği bu söz boş laftan ibarettir….” (Müminun 23/99-100)
Akıllı kişi devamlı kendini hesaba çeken ve ölüm sonrasına yatırım yapandır.(Hadis:Tirmizi Kıyame 25) Bu bağlamda akıllı kişi dünyalık meşgaleler yüzünden Allah’ı unutmaz. Cennete uzanan yolda alışveriş ve ticaret engel teşkil etmez.(Nur 24/37) “El kârda gönül yarda” prensibi doğrultusunda hareket eder
Recep Şahan.