Dini Dolandırıcılık
Temelde iki tür dolandırıcılık vardır.
1-Mâlî dolandırıcılık,
2-Dînî dolandırıcılık.
Hangisi daha kötü? Elbette dînî dolandırıcılık. Zira mâlî dolandırıcılıkta kaptırdığını tekrar yerine koyma şansın vardır. Ama dînî dolandırıcılıkta din-iman tehlikededir. Ucu ahirete kadar uzanır. Allah korusun imanını da kaptırırsan cehenneme odun olmak da var işin ucunda.
Paran çalınsa nihayette tekrar kazanabilirsin. Ya imanın çalınsa ne yapacaksın!? Onu da tevbe eder düzeltirim diyebilirsin. Lakin bu o kadar kolay değil. Beyinler yıkanınca kolay kolay eskiye dönüş olmuyor. Yaşadıklarımız ve tecrübelerimiz bunu gösteriyor.
Buna son misal geçtiğimiz günlerde Bursa’da cenaze namazı kılınan ve kamuoyunda “sahte peygamber” olarak bilinen İskender Evrenesoğlu. Son senelerde dini ifsat noktasında faaliyetlerini artıran işbu Evrenesoğlu ve müminleri hakkında 2018’de üç tane yazı (ALLAH İLE ALDATMAK, ANKARA’YA GÖNDERİLEN RESUL ve SAPKINLIĞA KILIF) kaleme almış, kamuoyunun dikkatini bu şer yuvalarına çekmeye çalışmıştım. İşte Bursa’daki bu cenaze gösterdi ki bu konuda başta hocalarımız olmak üzere devletimizin diğer etkili ve yetkilileri daha çok ve daha ciddi çalışmalar yapması gerekiyor.
Normalde bu cenazeye hiçbir Müslümanın katılmaması lazımdı. Lâkin cenazeye üç bin kişi katıldı, katılanlar hıçkırıklarla uğurladı bu adamı. Bir Müslüman gibi camiye getirildi namazı kıldırıldı ciddi ciddi. Cenaze merasimi bir camide olmasa, islâmî usûle göre cenaze namazı kılınıp defnedilmese ne var bunda der geçeriz.
Şimdi soru şu: Çeşitli kelime oyunlarıyla kendisinin peygamber-nebî değil RESUL olduğunu, kendisine Allah tarafından “Risalet Nurları” adlı bir kutsal kitap indirildiğini söyleyen birisine bir Müslüman nasıl inanır. İman eder ve bu kadar insan peşinden nasıl gider?
Şaşırıyorum şu insanlara? Bu kadar mı kandırılır bir insan, bu kadar mı kolay kandırılır bir Müslüman? Bu adam ve teşkilatı hakkında malumat gizli kapaklı da değil. İnternette mebzül miktarda malumat var. Birazcık da Allah’ın verdiği akıl nimetini kullansa bu tür sapkınların peşine düşmeyecek Müslüman. Madde madde gidelim.
1-Bu adam kim? Geçmişte Türkiye’de devlet kademelerinde memurluk yapmış bir vatandaş. İslami bir tahsili var mı? Yok. Hangi ilahiyat fakültesinden mezun, hangi medreseyi tamamlamış, kimlerden ders almış? Bunların hiç biri yok. Arapça bilmiyor ama Kur’an meali yazmış, Kur’an’ı yüzüne dahi okuyamıyor ama TEFSİR yazmış. Sözde bu ilmi direkt Allah’tan almış! Gerçi bunun gibi piyasada çok. Efendi hazretlerine bildirildi, yazdırıldı… vs. hezeyanları çok duyuyoruz. Yani bu konuda İskender yalnız değil.
2 Bir Müslüman, “ben Hz. Muhammed’den sonra gelen Resulüm” diyen birine nasıl inanır? Müslüman son peygamberin Hz. Muhammed(as) olduğuna iman etmemiş miydi? Bunun peygamberliğine inanan birisi Müslüman olarak kalabilir mi? Böyle inanan bir müslüman hangi dinin müminidir? Bunlara inanan kişi “İslami imanını” çaldırmıştır. Yani dolandırılmıştır. Ama işin garibi de hâlâ dolandırıldığını bilmemesi. Tıpkı parasını dolandırıcıya kaptırmak üzere olan vatandaşı ikna etmeye çalışan banka memuru veya polis memuruna sert çıkışla “sen karışma para benim değil mi?” diyen ve hâlâ dolandırıldığına inanmayan zavallı gibi.
3- Bu sapkın tayfanın elebaşı İskender’in “Risalet Nurları” diye sözde kutsal kitabı da var. Güya bu kitap ona Kur’an gibi parçalar halinde indirilmiş(!). Kutsal(!) kitaplarının ilk sayfasında “İtla-it-Türk İskender kulumuza katımızdan ihsanımızdır, bi iznillahi indiriliştir” yazmaktadır. Bu kutsal kitap(!) Türkçedir. Çünkü İskender Türklere gönderilmiş bir peygambermiş. Bunun delilini de Kur’an’dan, Kasas sûresi 59. ayetten getiriyorlar iyi mi. (ANKARA’YA GÖNDERİLEN RESUL(!) yazımıza bakınız.) Yine bu kutsal kitabın ilk sûresi İNZAL SURESİ şöyle başlıyor:
“Bismillahirrahmanirrahim. Bu Kitabu’l-Kerim Itla’it-Türk İskender el-Ekber kulumuza indirdiğimiz bir ihsandır. Bu kitap levh-i mahfuzda ümmü’l-kitabın içinde mevcut olup, Kur’an-ı Kerim’den sonra dünyaya indirmekte olduğumuz ilk kitaptır”
4- Bu adam tüm peygamberlere namaz kıldırdığını, kendisinin Allah’ı gördüğünü iddia ediyordu. Binlerce sene evvel vefat etmiş peygamberlere nasıl namaz kıldıracak diye sorgulayan yok mu? Allah’ın bu dünyada görülemeyeceğini bilmiyor mu Müslüman?
5- İnsanların en çok aldatıldığı nokta “din ile aldatmak, Allah ile aldatmak”. Nitekim Kur’an bu noktada uyarıyor.(Fatır35/5, Lokman31/33) Ama dinleyen nerde?
Hulasa: Dolandırıcılığın ve aldatmanın en tehlikelisi din ile aldatmadır. Zira beyinler yıkanıyor. Farkına varıp TEVBE etseler ne güzel. Ancak ne kadar öğüt verirsen ver fayda etmiyor. Hak yolda olduklarını sanıyorlar.
Recep Şahan.