PEYGAMBERİ HAYATTAN DIŞLAMAK
Kur’an bir hayat kitabıdır. Efendimiz(sav) de Onun hayata geçmiş, ete kemiğe bürünmüş halidir adeta. Hz.Aişe validemize Efendimiz’in ahlakı sorulunca, “Siz hiç Kur’an okumuyor musunuz? Onun ahlakı Kur’an ahlakıdır” cevabını vermiştir. Kur’an , O’nun ahlakını “Yüce bir ahlak” olarak nitelendirmiştir.(Kalem 68/4)
Kur’an hayatın her alanında söz söyler.Efendimiz de bunun tatbikini yaşayarak göstermiştir.Yani O, hayatın tam ortasındadır.Ancak Kur’an’ı hayata dönüştürmeyenler ya da Kur’anın hayata müdahalesine yanaşmayanlar Kur’anın tebliğcisi ve hayata tatbikçisi olan Efendimiz’in İNSAN olma vasfını da hep geri planda tutuyorlar, hatta bunu büsbütün unutturma cihetine gidiyorlar. Bunun için de İNSAN peygamber yerine MELEK peygamber tasavvurunu piyasaya sürüyorlar.
Neden?
Çünkü “İnsan peygamberin” örnek alınması ve hayata taşınması zorunluluğu var.(Ahzab 33/21)Ama melek peygamber olunca örnek alınması mümkün değil. Çünkü melek aynı varlık kategorisinde değil. Yani hayata taşınamaz bir peygamber üretiliyor.Bu ise en kolayıdır.Durum bu olunca günde 4 bin bilmem kaç salavat çekip de hayatında, evinde, bağında- bahçesinde,işinde, sokağında Hz.Peygamber’den hiç izler taşımayan insanları çok görürsünüz.Çünkü bu zordur.Ama salavat çekmek kolaydır.
Anlayış bu olunca Peygamber hayattan kovulur, hayata yukardan bakar, örnek de alınmaz. O zaman Peygamber sadece kutsanır ve mübarekliğinden istifade edilir. O’na medhiyeler düzülür.Böylece manen tatmin olunur.
Rasulullahı hayatın dışına atma ya da kovma...Aslında buna Rasulullah’ın buharlaşması da denilebilir.Bu anlattıklarımızın gerçek olmadığını düşünenlere birkaç misal ile cevap verelim.
Madem Rasulullah’ı seviyoruz,O’nun ümmeti olmakla iftihar ediyoruz, Onun şefaatini talep dilimizden hiç düşmüyor.O zaman mesela O’nu düğünümüze davet edebilir miyiz.? Ya da bir gün, farz-ı muhal kapımızı çalıp misafir olmak istese misafir edebilir miyiz.?
Peygamber(sav)’i hayattan dışlamanın tabii sonucu onun olduğu yerden başka yerlere taşınmasına sebep oluyor. O insan/kul peygamberken ruhani bir varlığa dönüşüyor. Daha da ileri gidilerek ölümsüz, mitolojik bir varlığa dönüşüyor. Masal kahramanı gibi oluyor.
Şu satırlar kitaplarımıza girebilmiştir maalesef…
“Muhammed, ruhu ve cesediyle her yerde ve her mecliste hazır bulunur.Yerde ve gökte dilediği zaman tasarruf eder ve dolaşır..Şimdi de ölmeden önceki durumdadır..”
Bir önceki yazımızda da kitaplarımıza giren ama Kur’an ve sahih sünnete ters olan ”Hz Peygamberin kabrinde diri olduğu,namaz bile kıldığı , hatta hanımlarıyla da zevklendiği “ bilgisini aktarmıştık.
Yani ölümsüz bir insan ya da insan üstü bir varlıktan söz ediliyor. Hani Baki(ölümsüz) olan Allah idi. Halbuki hayat ve ölümün yasaları herkes için aynıdır. Peygamber bile olsa ölümlüdür. (Al-i İmran 3/185 ). Hz. Peygamber’in vefatında Hz.Ebu Bekir’(ra)’in şu sözlerini hatırlayın: Ey İnsanlar! Kim Muhammed’e kulluk ediyorsa bilsin ki vefat etmiştir. Ama kim Allah’a kulluk ediyorsa şüphesiz Allah diridir ve bakidir” Sonra da şu ayeti okudu: “ Muhammed, ancak bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler gelip geçmiştir. Şimdi o ölür ya da öldürülürse, gerisin geriye (eski dininize) mi döneceksiniz?..”(Al-i İmran 3/144)
Ve Efendimiz(sav) ümmetin önceki ümmetlerin düştüğü hataya düşmemeleri için uyarıyor: “Hırıstiyanların Meryem Oğlu İsa’yı aşırı yücelttikleri gibi siz de beni aşırın yüceltmeyin.Ben sadece bir kulum.O halde Allah’ın kulu ve elçisi deyin.”(Buhari enbiya 64)
Rasulullah(sav)’ı hayattan dışlanması aslında bir sapmadır.Kur’an’ın verdiği istikamet açısından sapmadır.O, Kur’an’ın çizdiği peygamber portresinin dışına çıkarılınca artık soyut nurani bir varlığa dönüşüyor.Böyle olunca da O’nun tüm ifrazatı ve atıkları(teri tükrüğü,dışkısı )mübarek oluyor!.Mesela bazı kitaplarda yer alan şu bilgi buna misaldir.Güya Hz. Aişe(ra) Efendimize şöyle diyor: Sen heladan geliyorsun ama geride rahatsız edici bir şey kalmıyor.O da şöyle diyor: Ey Aişe! Yeryüzü Peygamberlerden çıkan atıkları yutar. Bilmiyor musun? Başka bir rivayette de büyük tuvaletinin kokmadığından bahsedilir.
Bu ve benzeri rivayetlerin sahih olmadığı da yine muteber kitaplarımızda yer almaktadır. Lakin bugün bazı çevreler bunları sahihmiş gibi ballandıra-ballandıra anlatıyorlar. Dikkat edin! Bugün bu anlayışın uzantısı olarak bazı çevrelerde mübarek kabul edilen din büyüklerinin gaitalarının kokmadığı ciddi ciddi anlatılıyor ve buna inanan binlerce insan var.
Burada şu sorulmalı. Efendimiz(sav)’in heladan sonra abdest aldığı gerçeği ne olacak? Onun gaitası necis değilse abdest de bozulmaz değimli?
Ya şuna ne dersiniz? Abdullah İbn Zübeyr’in Efendimizin hacamat kanını içmesi rivayeti. Hani Allah, eti yenilmesi helal hayvanların kanını bile yasaklamışken(Nahl16/115) bu ne oluyor?
Özetle belirtelim. Hz.Peygamber bir müslüman için örnek alınıp takip edilen , misyonu ile hayatın tam ortasında olmalıdır.O her insan gibi fanidir ve bu hayattan göçmüştür.Kendisi ölümlü ama misyonu ölümsüzdür.. O her ne kadar miladi 7. asırda yaşamış olsa da misyonu çağlar üstüdür. İşte Kur’an Onun misyonunu çağımıza taşımaktadır.
Recep Şahan.