* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Allah'ın Rahmetini Ümit Ederek Tevbe Edelim  (Okunma sayısı 364 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
Allah'ın Rahmetini Ümit Ederek Tevbe Edelim
« : Temmuz 09, 2019, 03:53:49 ÖS »
Allah'ın Rahmetini Ümit Ederek Tevbe Edelim

Peygamber aleyhisselatu vesselam bir gün demiştir ki:

“Allah kıyamet günü kimi ince ince hesaba çekerse o kul azap görecektir.” (Buhari, Rikak, 49/123)

Hz Âişe annemiz diyor ki,

“Ya Rasulallah, Allah-u Zülcelâl ayet-i kerimede,

“Kime kitabı sağdan verilirse, hesabı kolay olacaktır.”(İnşikâk: 7-8) buyurmuyor mu?” dedim.

Bunun üzerine Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem;

“Ayette geçen ‘hesab’ kelimesi ‘arz etmek’ anlamındadır. Lakin kim hesaba çekilirse helak olur.” buyurdu. (Müslim, Cennet 19;)

Yani Allah-u Zülcelâl kuluna amel defterini gösterip, “Senin böyle amellerin vardı, böyle hataların vardı ama ben onları affettim,” diyecektir. “Bu ameli niye yaptın, niye yapmadın,” demeyecek. Sadece “Bak benim şefkatim, merhametim ve keremim nedeniyle affettim,” diyerek, sadece gösterecek amellerini. Ama eğer “Bu ameli niye yaptın, bunu niye yaptın,” diye hesaba çekerse o zaman kul helak oldu demektir.

Onun için elimizden geldiği kadar Allah'ın katında affa layık olan, “hesaben yesiran,” yani kolay bir hesaba çekilen kullardan olmaya çalışalım. Biz elimizden geldiği kadar salih ameller yapalım, ondan sonra Allah'ın merhametine sığınalım.

Rivayet edildiğine göre Resulullah sallallahu aleyhi vesellem bir gün ashabına şöyle sordu:

“Allah-u Zülcelâl'in kıyamet günü kullarına ilk olarak ne buyuracağını ve onların da ne cevap vereceklerini size haber vereyim mi?” buyurdu. Ashâb-ı kiram:

“ Evet, haber ver, ya Rasûlallah,” dediler. Peygamber aleyhisselatu vesselam:

“Allah-u Zülcelâl kıyamet günü müminlere:

“Dünyadayken Bana mülâki olmayı, huzuruma gelmeyi, sever, ister miydiniz? buyurur. Onlar:

“Evet, Ya Rabbi, severdik,” derler. Allah-u Zülcelâl:

“Niçin severdiniz?” diye sorar. Mü’minler:

“Af ve mağfiretini umduğumuz için, sana kavuşmayı severdik,” diye cevap verirler. Bunun üzerine Allah-u Zülcelâl:

“O halde mağfiretim size vacip oldu,” buyurur.” (Mecmeu'z-Zevaid ve Menbeu'l-Fevâid, 10/358)

Onun için elimizden geldiği kadar Allah-u Zülcelâl’e mülaki olmayı, onun huzuruna varmayı ümit etmeliyiz. Bakın Allah-u Zülcelâl Fatiha suresinde bize rahmetini haber veriyor.

Fatiha suresinde ilk önce “er-Rahman er-Rahim Allah'ın adıyla,” dedikten sonra, “Hamd Âlemlerin Rabbi Allah'adır. O, Rahman'dır, Rahim'dir,” buyuruyor. Yani bize Allah'ın rahmetini haber veriyor.

İşte biz böyle merhametli olan Allah'a aşık olalım. Böylece kıyamet günü;

“Ya Rabbi biz senin mağfiretine, affına aşık idik,” diyebilelim. O zaman Allah-u Zülcelâl de;

“Öyleyse Ben de sizi affettim,” diyecektir.

Hidayetin Kıymetini Bilelim

Bu manzaranın kıymetini bilelim. Bazı Allah'ın kulları var ki, şimdi başka yerlerde. Allah-u Zülcelâl sizleri Allah'ın evine davet etmiştir.

Dünyevi olarak da bir misafir eve gelince ona bir şeyler ikram ediliyor, öyle değil mi? Allah'ın evine misafir olanlara da Allah-u Zülcelâl hatalarını affetmek suretiyle, rahmetini, keremini ikram ediyor.

Dünyada nasıl ki insanlar birbirine çay ikram ettiği gibi, biz de Allah'ın ikram ve nimetlerine nail olacağız inşallah. Bu nimetin kıymetini bilelim, istifademizi çoğaltalım.

Elimizden geldiği kadar mümin kardeşlerimize de anlatalım bunları. Çünkü bu bir nasiptir. Bakıyorsun bir kişi, bir kişiye sebep oluyor. O kişi zikir, ibadet, taat yaparsa Allah-u Zülcelâl onun sevaplarından bir hisse de o sebep olan kişiye veriyor. Hatta o sebep olan kişi öldükten sonra bile o sevaplar ona kabrinde ikram edilecek.

O sebep olduğu kişinin sevabından bir şey eksilmez, ama sebep olan kişiye bir hissesi gider. Onun için nerede olursak olalım, insanlarla oturduğumuz zaman Allah-u Zülcelâl’den, Allah-u Zülcelâl’e karşı tevbe etmekten bahsedelim. Olabilir ki bir kişiye sebep oluruz inşallah.

Allah-u Zülcelâl’in hakkı çok azimdir, kullarının üzerinde. Allah-u Zülcelâl’in nimetleri sayılmayacak kadar çoktur. Bilhassa bize iman nasip etmiş olması çok büyük nimettir. Bu nimete karşı şükretmek için sabah akşam tevbe edelim. Çünkü Allah-u Zülcelâl tevbe edenleri sever.

Mümin kardeşlerimize de tevbeyi anlatalım. Çünkü Allah-u Zülcelâl buyuruyor ki:

“Allah tevbe edenleri sever, temizlenenleri sever.” (Bakara, 222)

Allah-u Zülcelâl tevbe edenleri severim buyuruyor. Öyleyse biz de elimizden geldiği kadar tevbekar olalım. İnsanlara tevbeyi anlatmamız için de, insanlara karşı güzel ahlaklı olmamız lazımdır.

Bak Peygamber aleyhisselatu vesselam bir hadis-i şerifinde buyuruyor ki:

"Kıyâmet günü, mü'minin mizanında güzel ahlâktan daha ağır basan bir şey yoktur. Allah-u Zülcelâl çirkin düşük söz (ve davranış) sahiplerine buğzeder." (Tirmizî, Birr, 62; Ebu Dâvud, Edeb 8)

İnsanın güzel ahlakı mizanın sağ kefesine girdiği zaman, öbür kefesinde ne kadar hata olsa da ondan daha ağır gelecektir. Kötü konuşan ve kötü davranan şahsa karşı ise Allah-u Zülcelâl buğzediyor. Onun için elimizden geldiği kadar mümin kardeşlerimize karşı güzel ahlaklı olalım, iyi davranalım. Bunlar bizim için kıyamet gününde kurtuluş vesilesidir.

Yine Resulullah aleyhissalatu vesselam bir hadis-i kudside buyurdular ki:

"Allah-u Zülcelâl şöyle hükmetti: "Benim rızam için birbirlerini sevenlere, benim için bir araya gelenler, benim için birbirlerini ziyaret edenlere ve benim için birbirlerine harcayanlara muhabbetim vacip olmuştur." (Muvatta, Şi'r 16)

Müminlerin birbirlerinin yanında oturmaları da, Allah'ın onlar üzerinde muhabbetinin vacip olmasına bir sebeptir. Birbirlerini Allah için ziyaret ederlerse yine Allah'ın sevgisi onlara vaciptir.

Tabii mümin sıfatıyla, biz Allah'a iman ettiğimiz için, ahiret ettiğimiz için, cennet ve cehenneme iman ettiğimiz için, bize düşen cenneti istemek, cehennemden de sakınmaktır.

Mademki, günah yapmak, cehennem ateşidir öyleyse elimizden geldiği kadar günahtan kaçınmamız lazımdır. Eğer bazı günahlardan kaçınamadıysak o zaman tevbe etmek lazımdır.

Bu dünyada kendimizi günahlardan sakınmak suretiyle, sâlih amel yapmak suretiyle ahretteki hesaba hazırlamamız lazımdır. O zaman hesabımız hafif olacaktır.

Ama bu dünyada önümüze ne gelirse hesapsız olarak yaparsak, o zaman kıyamet gününde Allah'ın hesabı çetindir, onun altından çıkamayacağız.

İbrahim bin Ethem’i Düşündüren Sorular

Bizden evvel gelen bazı evliyalar, ki onlar da Allah'ın kuluydular biz de Allah'ın kuluyuz. Onlara lazım olan şey bize de lazımdır. İşte o evliyalardan İbrahim bin Ethem rahmetullahi aleyhe sormuşlar:

- Bize nasihatte bulun. İbrahim bin Ethem;

- Birkaç şeyle meşgulüm, size nasihat etmeye zamanım yoktur, demiş.

- Onlar nedir?

- Birincisi, Allah-u Zülcelâl mahlûkatın ruhlarını yarattığı zaman sordu; “Ben sizin Rabbiniz değil miyim? Müminlerin ruhları dediler ki, “Evet, sen bizim Rabbimizsin.” Kafirlerin ruhları ise demedi, onlar inanmadılar. Şimdi ben düşünüyorum, acaba benim ruhum ne dedi? Müminler gibi, “Evet, Ya Rabbi, Sen bizim Rabbimizsin,” dedi mi, demedi mi?

İşte İbrahim bin Ethem böyle korkuyordu. Allah-u Zülcelâl demiştir ki,

“Kim bir şeyden korkarsa ondan emin olur.”

İşte onlar Allah'ın katındaki durumlarının ne olacağını düşünerek böyle korkuyorlardı. Korktukları için de Allah'ın rızasını kazanmaya çalışıyorlardı. O zaman da Allah'ın rahmetine, mağfiretine layık oluyorlardı. Biz de öyle olalım.

Sonra demiş ki İbrahim bin Ethem:

- Her insan annesinin karnındayken kırk gün olunca Allah-u Zülcelâl bir melaike gönderir, o kimsenin rızkını, ecelini, amelini ve iyi bir kimse mi yoksa kötü bir kimse mi olacağını yazar. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu:

“Sizden birinizin yaradılışının başlangıcı anasının karnında kırk günde derlenip toplanır. Sonra ikinci kırk günlük zaman içinde kan pıhtısı haline döner. Sonra o kadar müddet zarfında da bir et parça haline gelir. Daha sonra Allah bir melek gönderir de ona ruh üfürür ve şu dört şeyi yazması da emrolunur. O kimsenin rızkını, ecelini, amelini ve iyi bir kimse mi yoksa kötü bir kimse mi olacağı.

Kendisinden başka gerçek ilah olmayan Allah’a yemin ederim ki sizden biri cennetliklerin yaptığı işi yapar ve kendisiyle cennet arasında sadece bir arşın mesafe kalır. Sonra ana rahminde iken yazılan hüküm öne geçer ve cehennemliklerin yaptıkları amelleri yaparak cehenneme girer. Yine sizden biri cehennemliklerin yaptıkları işleri yapar ve kendisi ile cehennem arasında bir arşın mesafe kalır. Sonra ana rahmindeki yazılan yazının hükmü öne geçer ve o kişi cennetliklerin yaptığı işleri yapmaya devam eder ve cennete girer.” (Buhari, Bed’ül Halk 6, Müslim, Kader 1)

Peygamber efendimizin haber verdiği gibi, acaba o melaike benim hakkımda ne yazdı? Acaba benim için, cennetlik mi yazdı, cehennemlik mi yazdı? Kafir mi yazdı, mümin mi yazdı? Acaba benim ruhum üflenirken benim için yazılan takdir-i İlahi neydi, onu düşünüyorum.

Üçüncüsü de, Allah-u Zülcelâl Azrail aleyhisselamı ruhumu alması için gönderdiği zaman, acaba ruhumu son nefeste iman üzere mi alacak, yoksa imansız olarak mı alacak?

İşte onlar böyle düşünüyordu. Böyle düşünenler ne yapacaklar, biliyor musunuz? Gece gündüz Allah'a ibadet edecekler.

Dördüncüsü, kıyamet gününde Allah-u Zülcelâl günahkârlar sâlih müminlerle beraber iken onlara seslenecek, “Ey mücrimler, mümin kullarımdan ayrılın,” diyecek. Ayet-i kerimede şöyle buyuruluyor:

“Müminler bir araya toplanıp cennete götürülürken, Allah mücrimlere şöyle buyurur: ‘Ey Günahkârlar! Bugün müminlerden ayrılın.’ ” (Yasin, 59)

İşte o zaman ben hangi tarafta olacağım? Cennete doğru götürülen müminlerle beraber mi, onlardan ayrılıp ceza çekmek üzere cehenneme götürülen, günahkârlar ve kafirlerle beraber mi?

İşte Allah'ın seçkin kulları böyle düşünüyordu. Onlar kıyamet gününde kurtuluş için, Allah-u Zülcelâl’den iman, aşk muhabbet ve rıza istiyorlardı.

Kim kalbini Allah'a karşı imanla, sâlih amelle müzeyyen kılarsa işte onlar kurtulacaktır. Çünkü Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem buyuruyor ki:

“İnsanın vücudunda bir et parçası vardır. O iyi olursa bütün beden iyi olur. O bozulursa bütün beden bozulur. Dikkat edin, o et parçası kalbdir.” (Buhâri, İman 39)

Onun için sâdâtlar kalbin üzerinde zikretmeyi emretmişlerdir. Elimizden geldiği kadar, kalbimizin daima Allah'a karşı murakabeli olmasına, O’nun emir ve nehiylerine karşı hazırlıklı olmasına gayret göstermemiz lazımdır.

Böyle yaptığımız zaman Allah-u Zülcelâl kalbimize baktığında bu gayretimizi görecektir. Çünkü Allah-u Zülcelâl’in namazgâhı, insanın kalbidir.

Kalbimize Allah'ın sevmediği şeyler geldiği zaman hemen; “Estağfirullah, Ya Rabbi, bunu benim kalbimden çıkar ya Rabbi, senin razı olacağın şeyleri kalbimin içine koy ya Rabbi. Razı olmayacağın vesveseler, hatalar, kötü fikirler gibi şeyleri kalbimden uzaklaştır ya Rabbi,” diyelim.

Allah her şeye kadirdir. Biz isteyelim Allah’tan, O da bize verecektir inşallah.

Böyle kalbimizi temizlediğimiz zaman Allah-u Zülcelâl’e karşı; Allah-u Zülcelâl de zahiri azalarımıza daima ibadetle meşgul olmayı nasip edecek inşallah.

Allah-u Zülcelâl insanın kalbine baktığı zaman razı olursa, onun imanını, ahlakını, ihlasını severse ona kötü bir amel yaptırmaz, sâlih ameller yaptırır. Allah-u Zülcelâl bir kuluna böyle yaparsa ne mutlu ona.

Allah-u Zülcelâl cümlemize razı olacağı amelleri işlemeyi nasip eylesin, bizi hayırda kullansın, nefsimize bırakmasın.

Âmin.

Seyda Muhammed Konyevi.

 


* BENZER KONULAR

Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 04:50:26 ÖS]


Ozanlardan Single Eserler - Karma 320 kbps Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:20:38 ÖS]


Esat Kabaklı - Oğul Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:07:15 ÖS]


Ehl-i Beyt ve Kerbelâ Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:49:31 ÖÖ]


Filistin’in Tarihçesi Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:42:17 ÖÖ]


Cennetlik Kadınlar 3 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:10:52 ÖÖ]


Cennetlik Kadınşar 2 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:06:00 ÖÖ]