Kötülüğe Kötülükle Karşılık Vermek
Hz. Yusuf (aleyhisselam)’ı kıskanan kardeşleri, onu öldürmek kastıyla kuyuya atarlar. Hz. Yusuf, Allah’ın inayetiyle kuyudan sağsalim kurtulur, nihayetinde Mısır’a Aziz olur. Yıllar sonra, kardeşleri kendisine muhtaç bir halde gelip onun kim olduğunu bilmeden yardım isterler; ama Hz. Yusuf onları tanır. Vakti gelince kendini tanıtır. Kardeşlerinin paniğe kapılmasına hiç gerek yoktur. Evet, onda şimdi güçkuvvet vardır, istediği gibi cezalandırabilir onları. Ama Hz. Yusuf bir peygamberdir ve kötülükleri affetmek, hatta iyilikle mukabele etmek peygamber ahlakıdır. İşte o da kardeşlerini affeder, onlara ihsanda bulunur: “Bugün sizi kınayacak, serzenişte bulunacak değilim! Ben hakkımı helal ettim, Allah da sizi affetsin. Çünkü merhamet edenlerin en merhametlisi O’dur. Şu gömleğimi alın, babamın yanına varıp onun yüzüne sürüverin; o zaman gözü açılacaktır. Sonra da bütün çoluk çocuğunuzla buyurun, yanıma gelin.’’ (Yusuf; 92-93)
Kötülüğe kötülükle karşılık vermek, Peygamberimizi ve melekleri hoşnut etmezken şeytanı sevindirmiştir. “Bir sefer esnasında Efendimiz ağacın dibinde istirahat ederken, düşman ordusundan Gavres adında bir kimse gizlice yanına yaklaştı, elindeki kılıçla Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem)’i uyandırdı: - Şimdi seni benim elimden kim kurtaracak? Dedi. O hiç telaşsız: - Allah, dedi. Adamın eli titremeye başladı, kılıç düştü. Bu sefer Efendimiz kılıcı alıp:
Şimdi seni benden kim kurtaracak? Diye sordu. Gavres: - Ya Muhammed! Burda bir iyi var bir de kötü; sen iyiliği seç, dedi. Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) de her zamanki gibi iyiliği seçerek onu affetti. Adam: - Ver elini sana biat edeyim, deyip müslüman oldu. Efendimiz kavmine dönmesine müsaade etti. Gavres, kavmine varınca: - Vallahi ben insanların en sevimlisinin yanından geliyorum, dedi.” (İbn Hişam)
Hadis-i şerifte de belirtildiği gibi en azılı düşman, kötülüğüne karşı iyilik karşısında eriyip bitmiş ve bir anda canını uğrunda feda edecek derecede Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem)’e bağlanıp, onu sevmiştir.
Mademki bizler de Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem)’in ümmetindeniz, o halde bizlerin de Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) gibi kötülüğe iyilikle karşılık vermemiz lazımdır. Bizler iyi oldukça, Allah-u Zülcelâl bizim çabamızı boşa çıkarmaz.
Seyda Muhammed Konyevi