* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Cahiliye Toplumu ve İslâm 2  (Okunma sayısı 204 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 7234
Cahiliye Toplumu ve İslâm 2
« : Aralık 04, 2024, 07:51:42 ÖÖ »


Cahiliye Toplumu ve İslâm   2

‘ASR-I CÂHİLİYEDEN’  ‘ASR-I SAÂDETE’

*Allah, yarattığı insanın tabiatını bildiği için, onu herzaman ilâhî Vahiy ile desteklemiştir. Her defasında da insanların çoğu peygamberlerin yolunu terkedip, hevâlarına uymuşlar ve yeryüzünü yaşanmaz kılıp, Cehennem’e çevirmişlerdir.

*Hz.Resûlullah’ın İslâm’ı tebliğe başlamadan önce de insanlar azıp, sapıtmış ve bir vahşet devrini yaşamaya başlamışlardır. İnsanlar elleriyle yaptıkları putlara tapar olmuşlar, Kabilecilik, asabiyet (ırkçılık) hakim güç olmaya başlamış, kuvvetli olanlar haksız da olsalar haklı, zayıf ve kimsesi olmayanlar haklı da olsalar, haksız muamelesi görmüşlerdir. İnsanlar köle olarak alınıp, satılmış, kadınlar birer şehvet aparatı olmuş, kız çocukları değersizleştirilmiş ve hatta diri diri kendi babaları tarafından toprağa gömülür olmuşlardır.

Tefecilik, yağma, gasb, her türlü zulüm hayatı zayıf ve fakirlere çekilmez hale getirmiştir. Kur’ân’ın tabiriyle ‘Cahiliye’ olarak tanımlanan böyle bir vahşet asrında Allah, Hz.Peygamber’e Hıra’da Kur’ân’ı tulû ettirmiştir.

*İslâmiyet, Tevhid inancını getirerek putperestliğe karşı tavır almış, her türlü ahlâksızlık, zorbalık, zulüm ve zalimane davranışlarla mücadele etmeye başlamıştır.

23 sene gibi kısa bir sürede Câhiliye zihniyetini toplumdan ve gönüllerden söküp, atmıştır. İnsanlık tarihi böyle bir inkılâba şahit olmamıştır. Bu kutlu devre ‘Asr-ı saâdet’ (saâdet asrı) adı verilmiştir.

*Asr-ı saâdet; Hz.Resulullah’ın (sav) peygamber olarak yaşadığı, İslâm’ın tebliğ, talim (öğretilmesi) ve tatbik edildiği (yaşandığı) ve herkesin huzur içinde mutlu olarak yaşadığı devirdir.

*Asr-ı saâdet, tarihte eşine rastlanmamış ve bundan sonra da raslanmayacak kutlu bir devirdir. Asr-ı saâdette yaşayan bir Müslümanın bir ayağı Dünya’da, diğer ayağı Ahiret’te idi. Asr-ı saâdet Müslümanı, Dünya ve Ahiret hayatını birlikte yaşıyordu (1).

*Asr-ı saâdetle, vahşi-bedevi bir cahiliye toplumundan, medeni-şehirli bir irfân toplumu oluşturulmuştur.

*Asr-ı saâdet’te; Hak, kuvvetin yerini almış ve haklı olan zayıf-kimsesiz de olsa kuvvetli, haksız olan da kuvvetli, güçlü de olsa zayıf olarak görülmüştür. Asabiyet (ırkçılık) ayak altına alınmıştır. Üstünlük, ırkçılıkta, kabilecilikte değil, takvâda (Allah’ın koyduğu hudutlara riayette) görülmüştür.

*Asr-ı saâdet’te; Zulmün yerini Adalet, torpilin-kayırmacılığın yerini Liyakât, bencilliğin (egoizmin) yerini İsâr (kendinden ziyade başkalarını düşünme), isrâfın yerini iktisat, tembelliğin yerini çalışma, cehaletin yerini ilim, kibrin yerini tevazu, şiddetin yerini hilm (vakar), şehvetin yerini iffet, ihtirasın yerini kanaat, vahşetin yerini huzur ve hevânın yerini Hûdâ almıştır.

*Asr-ı saâdet’te; Kadınlar birer şehvet aparatı olmaktan çıkarılmış, Allah’ın emaneti olarak görülmüştür. Kadınlar fuhuşhanelerden kurtarılıp, baştacı edilerek, saâdet yuvalarının hanımları yapılmıştır. Kadınlar alınıp, satılan, şehvetleri teskin eden metâ değil, analık gibi kutsal bir mevkiye yükseltilmişlerdir. Analar, azgın sapıkların ayakları altına serilmeyip, Cennet, anaların ayakları altına serilmiştir.

*‘ASR-I SAÂDET’te Dünya esas değil, araçtı. Ahiret ise esas ve amaçtı.

*Câhiliyenin asr-ı saâdete evrilmesinden sonra bile Hz.Resûlullah(sav) ümmetinin yeniden Câhiliye ahlâkına dönmesinden endişe etmiştir. Gerek Hz.Resûlullah zamanında, gerekse O’ndan sonraki devirlerde, Hz.Peygamber’in bu endişelerini haklı çıkaran, olaylar görülmüştür.

(Müslüman olduktan sonra Evs ve Hazreç kabileleri arasında cereyan eden ‘Câhiliye asabiyesi (ırkçılığı) hadisesi, Ebu-Zer-i Gıfari’nin, Bilâl-i Habeşi’ye ‘kara karının oğlu’ demesi). Bu yüzden Hz.Peygamber, insanlara, yeniden Câhiliye ahlâkına dönmemeleri hususunda pekçok uyarıda bulunmuştur.

*Asr-ı saâdetten sonraki her asırda Dünya, peyder pey araç olmaktan çıkıp, amaç olmaya evrildi. ‘Din, amaç olmaktan çıkarılıp saltanata araç yapıldı’.

*Ekser Müslüman, Fenâ yurdunu (dünya), Bekâ yurduna (Ahiret) tercih eder oldu.

*Müslümanlar dilleriyle hep bekâ bekâ (Ahiret) dediler. Lâkin hareketleri hep ‘fenâ fenâ (dünya)’ dedi.

*Din mânâsından sıyrılıp, birtakım şekillere, ritüellere indirgendi.

*Hakperestlik, nefisperestliğe evrildi. Allah’a ihlâslı kulluğun yerini,’aciz kullara kulluk etme’ aldı. Ekser Müslüman Kur’ân ahlâkını terkedip, ‘Câhiliye ahlâkına geri döndü. Hz.Resûlullah’a biatın yerini ‘Tagûtlara tâbi olma’ aldı.

*Allah-û Teâlâ, ihlâslı, hâlis, muhlis kullarının hâmisidir; münâfıkların, müşriklerin, fâsıkların değil.

*Ne mutlu o sâdıklara ve muhlislere.

*El Bâki, hüvel Bâki’ (Bâki olan yalnızca Allah-ü Teâlâ’dır.).

“Peygamber kendisine Rabb’inden indirilen Kur’âna iman etti. Mü’minler de iman ettiler. Hepisi Allah’a, Meleklerine, Kitaplarına ve Peygamberlerine inandılar.

‘Biz Allah’ın Peygamberlerinden hiçbirini diğerinden farklı görmeyiz’ dediler. Şunu da söylediler; ‘işittik ve itaât ettik’. Ey Rabb’imiz, senin affını dileriz. Dönüşümüz de ancak Sanadır” (Bakara-285)

Prof. Dr. Yusuf Özertürk.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap