* FANİ DUNYA FORUM HABERLER

Gönderen Konu: Hz. Peygamber’in(sav) Bayram Anlayışı  (Okunma sayısı 169 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 8306
Hz. Peygamber’in(sav) Bayram Anlayışı
« : Mart 30, 2025, 06:49:13 ÖÖ »


Hz. Peygamber’in(sav) Bayram Anlayışı

*Genelde insanlık, özelde de Müslümanlar için örnek alınacak kişilik, Hz. Resulullah’ın ahlakıdır. Çünkü Hz. Peygamber’in ahlakı Kur’an ahlakıdır(1). Allah, insanların Kur’an’ın hükümleriyle hayat bulacağını ve yaratılışına uygun(ahsen-i takvim) davranışlarla hakiki insanlığa(insan-ı kamil) ulaşacaklarını beyan etmektedir. Öyle ise bize düşen Hz. Resulullah’ın ahlakını bilmek ve kendimize örnek almaktır.

HZ. RESULULLAH(SAV) BAYRAMLARI

NASIL YAŞAMIŞTIR?

*Hz. Peygamber hicret etmek üzere, 622 yılının Safer ayının 26. günü Mekke’den ayrılmış ve Rebiülevvel ayının 12’sinde Medine’ye varmıştır. Hz. Peygamber Medine’de iken buranın ahalisinin eski İran kültüründen gelme Nevruz ve Mihrican bayramlarını kutladıklarını gördü(*). Hz. Resulullah, Müslümanlara ‘Allah, sizin için o iki günü, daha hayırlı iki günle değiştirdi’ diyerek Şevval ayının ilk gününü (27 Mart 624) Ramazan Bayramı olarak, Zilhicce’nin onunu da(3 Haziran 624) Kurban Bayramı olarak kutlamıştır(Ebu Davud, Salat-239. Nesai, Salatü’l ideyn.). Esasen Ramazn orucu da Hicret’in 2. yılında farz kılınmıştır. Müslümanlar Allah için bir ay oruç tutup(helal olan şeyleri de yapmayıp nefislerini terbiye etmişlerdir.), sonunda da Allah’ın bir mükafatı olarak bayram etmişlerdir. O tarihlerden itibaren Müslümanlar her yıl Ramazan ve Kurban Bayramlarını sürur ve mutlulukla kutlamaktadırlar.

Ramazan Bayramına, fitre(fıtır sadakası) verildiği için ‘Fıtır Bayramı’ da denilir. Bazı çevreler, eskiden kalma gelenek olarak şeker, tatlı, lokum, vs ikramından dolayı Ramazan Bayramı yerine ‘Şeker Bayramı’ ibaresini kullanmaktadırlar. Bu, uydurmadır, uygun da değildir. Uygun olan aslını kullanmaktır. Bayram, Hz. Peygamber’in ‘Gözümün nuru’ dediği Bayram Namazı ile taçlandırılmıştır. Bayram Namazı, Hanbeli mezhebine göre Farz-ı kifâye, Hanefilere göre Vâcip, Mâlikilere göre Sünnet-i müekkede, Şâfiilere göre de Sünnettir (Buhârî, Îdeyn-3. Müslim, Edâhi-7).

*Hz. Resûlullah bayram sabahı genellikle Gusül abdesti alır, dişlerini misvaklar (fırçalar), temiz ve güzel elbise giyer ve güzel kokular sürünürdü (Allah Resûl’ü insanları rahatsız etmekten hoşlanmazdı.). Hz. Peygamber, namaza gitmeden önce hurma yer, Kurban Bayramında da kestiği kurban etinden yemeden önce bir şey yemezdi. Hz. Peygamber Bayram Namazını Mescitte değil, Musallâ denilen açık sahada cemaatla kılardı (Hanefi ve Hanbeli’lere göre Namazı açık havada kılmak sünnettir.). Hz. Resûlullah, Namaza giderken ve dönüşte ayrı yolları kullanırdı. Hz. Peygamber, ailesini, akrabalarını, dostlarını, arkadaşlarını, yaşlıları, hastaları ziyaret eder hâl ve hatırlarını sorar, ihtiyacı olanların ihtiyaçlarının görülmesine çalışırdı. Hz. Peygamber, öksüz, yetim, garib-gurabânın ve kimsesizlerin kimsesi olur, onları sevindirirdi. Allah Resûl’ü, küsleri barıştırır, dargınların gönüllerini alır ve çocuklara hediyeler vererek onları sevindirirdi. Hz. Peygamber’in bir diğer Bayram adeti de Kabir ziyaretiydi. Hz. Resûlullah, Cennet-ül Bâki mezarlığında medfun olan ashabını ziyaret eder, onlar hakkında Allah’tan mağfiret dilerdi (kabir ziyaretlerinin genelde Perşembe ve Cumartesi günleri yapılması tavsiye edilmiştir.). Hz. Resûlullah ‘Mezarları ziyaret ediniz. Çünkü mezar ziyareti, Ölümü hatırlatır’ buyurmuştur (Tirmizî, Cenâiz-60. Ebu Davud, Cenâiz-77). Bayramda tebrik şekli olarak da Sahabe-yi kirâm birbirleriyle karşılaştıkları zaman ‘Allah, benden/bizden de senden/ sizden de kabul etsin’ dedikleri rivayet edilir (İbn Hacer, V-119). 

*Zamanımızda Bayramlar mânâsını neredeyse kaybetmiş ve birer sıradan tatile çıkma günleri olarak anlaşılmaya başlanmıştır. Bayramlar da Allah’ı, Hz. Resûlullah’ı, hatırlama ve senelik muhasebe yapma yerine, maalesef Allah’ın yasak ettiği fiiller işlenmeye başlanmıştır.     

*Madem Müslümanız, Müslümanlığımızı geleneklere, şuursuzca nefsanî arzularımıza göre değil de, Rehberimiz olan Hz. Resûlullah’ın anladığı ve yaşadığı gibi yaşamaya gayret edelim. Bayramlar tatil günleri değil, sosyal bağların, kardeşliğin kuvvetlendirildiği günler olmalıdır.

(1): “Yemin olsun ki, sizin için Allah’ın Resul’ü güzel bir örnektir” (Ahzab-21).

‘Nebiyy-i Muhterem(sav)’in ahlâkı Kur’ân idi’ (Müslim, Müsafirin-139)

(*): Nevruz(yeni gün): Baharın gelişi, varlıklar için uyanış ve diriliş bayramı olarak Miladi 21 Mart, Rumi 9 Mart’ta genelde İran ve Orta Asya’da kutlanır.                                 

Mihrican: Eski İranlılar tarafından gece ile gündüzün eşitlendiği Sonbahar’da Yazata Mitra’yı kutsamak için 6 gün süreyle kutladıkları bayram.

Prof. Dr. Yusuf Özertürk.

İNTERNET RADYOMUZ 24 SAAT YAYINDADIR.
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap