* FANİ DUNYA FORUM HABERLER

Gönderen Konu: Mi’rac Hadisesi - Ahireti Nebevî Temaşa 14  (Okunma sayısı 62 defa)

0 Üye ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimiçi fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 8091
Mi’rac Hadisesi - Ahireti Nebevî Temaşa 14
« : Şubat 19, 2025, 09:24:01 ÖÖ »


Mi’rac Hadisesi  - Ahireti Nebevî Temaşa  14

g-Mi’rac akıldan uzak değildir  Kâinat (Kozmos)

Dünyamızın da dahil olduğu Gezegenler, Güneş’in de içinde olduğu Yıldızlar, Yıldızların topluluklarından oluşan Galaksiler(Gökadalar) ve diğer bütün madde ve enerji oluşumları, uzay adı verilen yapının tamamına Kâinat(Evren) deniliyor. NASA’ya (Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi) göre, Gözlenebilir Evren’in çapı 92-93 milyar ışık yılıdır.

Kâinat’ta 400 milyardan fazla Galaksi ve 300 Sekstilyon(3x10 üzeri 23 sıfır) yıldız olduğu tahmin edilmektedir. Samanyolu galaksisinde 100 milyardan fazla yıldız olduğu tahmin ediliyor. Güneş bunlardan sadece biridir. Samanyolu galaksisi saatte 2.4 milyon km. hızla dönmektedir. Güneşin çapı yaklaşık olarak 1.391.400 km.’dir(Dünya çapının 109 katı). Güneşin kütlesi yaklaşık 333.000 Dünya kütlesi kadardır. Güneş saniyede 3.86x10üzeri26 sıfır Joule(3.86x10 üzeri 20 sıfır MW) enerji üretir. Güneş yaklaşık kendi ekseni etrafında 1.997 km/saat dönerek 900.000 km/saat hızla gider. Dünya’nın ağırlığı yaklaşık 6 Septilyon (6x10milyarx10milyar ton) tondur. Bu ağırlıktaki Dünya uzay gemisi yaklaşık ekseni etrafında 1700km/saat hızla dönerek saatte 107.000 km. hızla gidiyor. Dünya Uzayda bir toz zerresi gibidir(1).                                                 

Aristo’dan beri bilim, klasik fizik; ‘Kâinat (Evren) yaratılmamıştır, O hep vardı ve var olmaya da devam edecektir, sonu da yoktur. Ve bu, statik, durağan ve değişmezdir, zaman, mekân mutlaktır’ demiştir. Bilim adamları da hep böyle inanmışlardır. Bu inanış 19. yy’a kadar devam etmiştir.

19. yy’da; ‘Kuantum kuram (Max Planck) ve Relativite-izafiyet kuramı’ (A. Einstein) ile klasik fizikten, modern fiziğe (kuantum fiziğine) geçildi. Klasik görüşlerin (klasik fizik) yanlışlığı ortaya çıktı. Aristo’dan beri gelen inanış yıkıldı. Yani Evren’in ‘ezeli ve ebedi olmadığı gibi, zamanın da, mekânın da mutlak olmadığı’ ortaya çıktı.

Evrenin yaklaşık 15-16 milyar yıl önce, zamanın, enerjinin, maddenin bulunmadığı, adeta bir yokluk ortamında, sıkıştırılmış sıfır bir kütleden patlama ile (Big bang) sonradan var edildiği, durağan, değişmez değil, devamlı genişleyip, değiştiği ve bir sonun da mutlaka olacağı görüşüne gelindi. 1929 yılında Edwin Hubble kullandığı dev teleskopla gökyüzünü incelerken yıldızların sürekli olarak birbirlerinden uzaklaştıklarını keşfetti. Yıldızlar ve galaksiler, sadece dünyadan değil, birbirlerinden de uzaklaşıyorlardı. Bunun manası, Evrenin durağan ve sabit olmayıp, sürekli genişlediği ve hareketli olduğunun ispatıdır (2,3).

1992’de NASA uzaya gönderdiği Cobe uydusu yardımıyla Big Bang’den sonra bütün Evrene yayıldığı varsayılan radyasyonun kalıntılarını buldu. Bu buluş Big Bang teorisinin ispatı, dolayısıyla Kâinatın yoktan, hiçten var edilmesinin de ispatı demektir. Bilim adamları; Kâinatın kütlesinin yeterli miktara ulaştığında, çekim kuvvetleri nedeniyle genişlemenin duracağını, bunun Evrenin büzülmeye başlamasına sebep olacağını ileri sürmektedirler. Büzülen Evren de sonunda ‘Büyük Çöküş ‘(Big Crunch) denilen çok yüksek bir sıkışma ve ısı ortaya çıkması ile sonuçlanacağını ileri sürmektedirler( 3). Bunun manası bütün mevcudatın yok olması (Kıyamet) demektir.

Kendiliğinden hiçbir mevcut var olamaz. Mutlaka onu bir yapan vardır.

İlk mevcudun, varlığın öncesi olmalıdır. İlk mevcudun-varlığın öncesi, mevcudsuzluk, sıfır, yani yokluktur. Öyle ise mevcud mevcudsuzluktan, varlık yokluktan çıkmıştır.

Madde sıfır, mekân sıfır, zaman sıfır. Yani madde yok, mekân yok ve zaman yok (Büyük patlama-big bang; madde de, mekân da ve zaman da sonradan var edilmişlerdir) 2,3,4.

Gerçek bir usta, Yaratıcı, mevcutsuzluktan, sıfırdan, yoktan var eden, yapan olmalıdır. (5). Yoktan, hiçten var eden, ancak ‘OL! DEYİNCE OLDURAN’ (Kün, feyekün) olmalıdır(6). Yaratıcı olan, yapmak, yaratmak için, ne bir malzemeye                                                                                                                    ve ne de bir yardımcıya ihtiyaç duymamalıdır(7). Kâinatı yaratan ‘EZELİ VE EBEDİ’ (Öncesi yok, Sonu yok) olmalıdır. Çünkü öncesi olanın da bir öncesi olur, sonu olanın da fiili, yaratması devam edemez.

İnsanoğlu Apollo ile Ay’a gitti. Spacex(Starship) ile de Mars’a yolculuk yapacak. Allah’ın yarattığı insan uzay araçları yapıp uzaya giderse, Allah’ın da Elçisini ‘Burak ile Refref’ ile Uzay’a çıkarması akıldan uzak değildir.

Hem bu mesele bütün insanlığı ilgilendiren hayatî bir meseledir. Yaratılmanın, Dünya hayatının, ölümün, kabrin, yeniden dirilmenin, mutlak adaletin gerçekleşmesinin ve ebedî hayatın tesisinin mahiyetinin anlaşılması elzemdir. Hz. Resûlullah’ın Mi’racı böyle mühim bir olaydır. Hz. Resûlullah Uzay’a gitmiştir, Cennet’i de, Cehennem’i de görmüştür. Cennet, Cehennem elan mevcuttur. Ama hangi galakside, nerede onu ancak Allah bilir.

1 ışık yılı: Işığın bir senede aldığı yol. Bu da yaklaşık 9 trilyon km. (9.461 trilyon km).

--------------------------------------------------------------------------------------

Kaynakça:

1- Zeilik, Michael. Gregory, Stephen. Introductory Astronomy and Astrophysics.

2- Reeves, H. Dünyanın en güzel tarihi. İş Ban. Yay.                                                                 

3- Hawking, S. zamanın kısa tarihi

4- Utku,T. Din ve bilim üstüne

5- ‘’Göklerin ve yerin yaratıcısı Allah’tır…. ’’ (En’âm-101).                                                     

6- “Allah bir şeyin olmasını dilediği vakit, ona sadece ‘ol’ der. O da oluverir’’(Yasin-82).

7- “Gökyüzüne bir bakın! Biz (Allah) onu kuvvetle bina ettik. Allah her şeyi yapmaya kaadirdir’’ (Zariyât-47).

Prof. Dr. Yusuf Özertürk.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap