* FANİ DUNYA FORUM HABERLER

Gönderen Konu: Mi’rac Hadisesi - Ahireti Nebevî Temaşa 13  (Okunma sayısı 94 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimiçi fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 8094
Mi’rac Hadisesi - Ahireti Nebevî Temaşa 13
« : Şubat 18, 2025, 07:57:32 ÖÖ »


Mi’rac Hadisesi - Ahireti Nebevî Temaşa  13

Mİ’RACA GÖTÜREN HADİSELER

f-İnsanlığın Mi’rac’a ihtiyacı var

*Hz. Resûlullah(sav) gerek Mekke’de, gerekse Taif’te İslâm’ı tebliğ etmesine rağmen çok az insanın dışında hüsn-ü kabul görmedi. Çünkü tebliğ ettiği İslâm’ın hükümleri, müşriklerin keyfî, hak tanımaz, kuvvetli olanın zayıfı ezdiği, insanların mal gibi alınıp satıldığı zalim bir sömürü düzenine karşı çıkıyordu. Müşrikler ‘nasıl köle ile efendi eşit olur? Atalarımızdan öğrendiğimiz dinimizi nasıl değiştiririz? Dinimizi değiştirirsek(putperestliği terk edersek), daha kimse Kâbe’ye gelmez ticaretimiz sekteye uğrar’ misillü pek çok sebepten dolayı Hz. Peygamber’e ve İslâm’a şiddetle muhalefet ettiler. Muhalefetleri sadece sözde kalmadı, işi fiili işkence yapmaya ve öldürmeye evirdiler. Hem Hz. Resûlullah’a, hem de Müslümanlara dayanılmaz eza ve cefa yaptılar. Üstelik bütün servetini İslâm’a hizmette kullanan Hz. Hatice validemiz ve Hz. Peygamber’i himaye eden Ebu Talip de vefat edince, Hz. Resûlullah büsbütün yalnız kaldı. Müşriklerin dayanılmaz İşkencelerine maruz kalan Müslümanlar Hz. Resûlullah’a gelerek ‘Ya Resûlullah! Allah’ın yardımı ne zaman’ demeye başladılar.

*İnsan tabiatı icabı yaptığı bir işin neticesinden emin olmak ister. Uğraştığı işin neticesinden şüphesi varsa, o işe devam etmeye istekli olmaz. İnsan kendisine, akıbeti hakkında ne anlatılırsa anlatılsın illâ ki, neticeyi, akıbetini görmek ister, ancak öyle mutmain olur. Hz. Resûlullah, insanlara dünya hayatının geçici olduğunu, insanların öleceğini, öldükten sonra dirilmenin olacağını ve artık devamlı bir hayatın başlayacağını, insanların o devamlı hayatta ya Cennet denilen saadet yurdunda, ya da Cehennem hapishanesinde yaşayacaklarını söylüyordu. Ama ne insanlar ve ne de Hz. Peygamber devamlı olan hayatın yaşanacağı o yerleri (Cennet ve Cehennem) görmemişti.

*Mü’minler Hz. Resûlullah’a itimat ediyorlardı. Çünkü O’nun yalan söylediği varid değildi. O, bir şey söylüyorsa kesinlikle o doğruydu. Hz. Resûlullah da Allah’a itimat ediyordu. Hz. Peygamber hem kendisini elçi olarak vazifelendiren Allah’a, hem de tebliğ ettiği İslâm’a şeksiz,

şüphesiz inanıyordu, hem de görür gibi, görmüş gibi inanıyordu. Ama gizlinin gizlisini bilen Allah, yarattığı kulun tabiatını çok iyi bildiğinden, Resûlü’nün cisim gözüyle de Ahiret âlemlerini temaşa edip, insanlara anlatmasını murad etmiş olmalıdır (gerçeği yalnızca Allah bilir.) ki, Mi’racı Hz. Resûlullah’a ikram etmiştir. Mi’rac olayı ile Hz. Peygamber Ahiret âlemlerini (Cennet’i, Cehennem’i, diğerlerini) beden gözüyle de görmüştür. Hz. Resûlullah gördüklerini de insanlara anlatmıştır.

*Doğru yolu bulma şerefine erenler Hz. Resûlullah’ın anlattıklarına tereddütsüz inanmış, sapıklıkta devam edenler de inkâr edip, Hz. Peygamber’le alay etmişlerdir. Bu durum dün de böyleydi, bugün de böyle, kıyamet’e kadar da böyle olacaktır (Allah-ü alem).

*İsrâ ve Mi’rac’ın vukuunda inananlar arasında bir ihtilaf yoktur. Ancak her iki olayın Bedenen mi, yoksa Ruhen mi? gerçekleştiği konusunda görüş ayrılıkları vardır. Kelâm ve Hadis âlimlerinin çoğu (Cumhûr-ı fukahâ) bedenen ve uyanık halde gerçekleştiği görüşünü benimsemişlerdir. Bazı âlimler de her iki olayın Ruhen gerçekleştiği yönünde görüş beyan etmişlerdir(1).

*Beş vakit Namaz da Mi’rac’da farz kılınmıştır. Cumhûr-ı fukahâ’nın görüşleri bu yöndedir(2). Gerek Kur’ân’da, gerekse kavlî ve tatbikî sünnette Namazın önemi vurgulanmaktadır(3). Namaz da mü’minin Mi’racı olarak anlaşılmalıdır. Namaza duran mü’min Allah’ın huzurunda duruyormuş gibi Namaz kılmalıdır. Kul, Allah’ı görmese de, Allah’ın kendisini gördüğünün idrâkinde olarak namaz kılmalıdır (ihsân mertebesinde Namaz kılma).

(1): “S. Sabri Yavuz, Mi’rac. TDV İslâm Ansikl. cit;30. 132-135.

(2): “Buharî, Salat-76. Müslim, İman-263.

(3):…(Ey Resûlüm!) Güneş doğmadan önce (Sabah namazı), batmadan önce de (Öğle ve İkindi namazı) Rabbine hamd ile tesbih et! (Namaz kıl!). Gecenin bazı saatlerinde (Akşam ve Yatsı namazları) ve gündüzün de tesbih et ki, rızaya nâil olasın” (Ta-Hâ-130).

Prof. Dr. Yusuf Özertürk.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap