Kayıt Ol
Giriş Yap
Menu
Ana Sayfa
Forum
Yardım
Ara
Giriş Yap
Kayıt Ol
www.FaniDunya.Net |HUZURUN, DOSTLUGUN, KARDEŞLİGİN EN GENİŞ PAYLAŞIMIN TARAFSIZ, KALİTELİ, DEVAMLI HİZMETİN ADRESİ
FANİDUNYA NET TARİH, KÜLTÜR, SANAT, EDEBİYAT
KÖŞE YAZARLARI - KARMA
YENİ - Yusuf Özertürk Prof Dr
Mi’rac Hadisesi - Ahireti Nebevi Temaşa 4
FANİ DUNYA FORUM HABERLER
« önceki
sonraki »
Yazdır
Sayfa: [
1
]
Aşağı git
Gönderen
Konu: Mi’rac Hadisesi - Ahireti Nebevi Temaşa 4 (Okunma sayısı 76 defa)
0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.
fanidunya NET
Administrator
İleti: 7643
Mi’rac Hadisesi - Ahireti Nebevi Temaşa 4
«
:
Ocak 30, 2025, 10:49:36 ÖÖ »
Mi’rac Hadisesi - Ahireti Nebevi Temaşa 4
Mİ’RACA GÖTÜREN HADİSELER
c-Hz. Peygamber’den önce insanlığın durumu (Hz. Peygamberden önce insanlık ne haldeydi ?)
3-Arabistan’nın durumu
*İslâm gelmeden önce Mekkeli müşrikler, şirk içinde her türlü günâhın fütursuzca işlendiği, cehalet karanlığı içinde bir cahiliye hayatı yaşıyorlardı. İnsanlar atalarından gördükleri (Atalar dini) Putperestlik ve Şirk hayatı yaşıyorlardı. Her kabilenin bir putu vardı. Ayrıca bütün kabilelerin tapındıkları Lāt, Menāt, Uzza isimli putlar vardı. Mekke putperestliğin merkezi haline gelmişti. Kābe’de 360 put vardı, en büyükleri de Hübel’di.
Mekke’nin ileri gelenleri putlara sadece tapınmakla kalmamış, aynı zamanda putları birer ticaret metağı haline getirmişlerdi. Tapınmak için Kābe’ye gelen insanlar, Mekkelilere önemli bir gelir kazandırırlardı. Yani putlar Mekkelilere para kazandırıyordu.
*Sosyal hayatta, hukukun üstünlüğüne dayanan bir devlet anlayışı olmayıp, güçlülerin haklı olduğu, zayıfların ezildiği bir feodalite nizamı hakimdi. İnsanlar kabileler halinde yaşıyordu. Her kabilenin bir Reisi (soylu hakimi) vardı. Kabileler arasında kan davaları yüzünden harpler eksik olmazdı. Savaşlarda esir edilen insanlar işkence ile öldürülür, bazen de kafatasları kadeh gibi kullanılarak zevkle içki içilirdi. Mülk kabilenin ileri gelen soyluları arasında bölüşülmüş, halkın geri kalan büyük çoğunluğu ise sefalet içinde yaşardı. ‘Sırtlanları geçmişti beşer yırtıcılıkta, dişsiz mi bir insan, onu kardeşleri yerdi’(M. Akif) misali güçlü olan başkasının hakkına tecavüz eder, malına-mülküne çökerdi. Yağmacılık, gasb, tefecilik yaygındı. Hacca gelenlerin beğenilen kadınları, kızları zorla ellerinden alınırdı ve kimse de hesap soramazdı. *Cahiliye Arabistan’ında kölelik meşru kabul edilmişti. İnsanlar mal gibi alınıp, satılırdı. Köle sahibi efendi, kölesine istediği muameleyi yapma hakkına sahipti. Köleyi çalıştırır, dövebilir ve hatta işkence de edebilirdi, kimse de karışamazdı. *Kadının hiçbir hakkı olmayıp, erkeğin malı durumundaydı Bir erkek 10-20 kadınla evlenebilir ve hatta üvey anne ile bile evlenmekten çekinmezlerdi.
Ölen bir adamın kadınları, vârisler arasında mal ve hayvanlar gibi taksim olunurdu. Erkek istediği zaman kadını boşayabilir ve hiçbir bedel de ödemezdi. Fahişeliğin her çeşidi yaygınlaşmıştı. Çıplaklık ayıp sayılmayıp, ulu orta çıplak dolaşırlar, açıkta çıplak yıkanırlar, kadın-erkek Kâbe’yi çıplak tavaf ederlerdi.
Kimisi, başkalarına gelin gitmesinler, harplerde esir düşüp câriye olmasınlar, âileye yük olmasınlar diye kızlarını öldürür, kimisi de çocuklarını putlara kurban ederdi. Kız çocukları olmasından utanan, onları diri diri gömecek kadar vahşet gösteren ve bundan acı bile duymayan aileler vardı. Ölenin mirasından kadın ve çocuklara pay verilmez ve ailede en güçlü kişi, ölenin bütün mirasına el koyardı.
*Soylular ve güçlüler için çölde bir vaha, zayıflar içinse bir vahşet çölü olan bu cahiliye karanlığına Cenab-ı Hakk rahmetiyle, Nur dağındaki Hira’dan bir nur gönderdi. Bu Nur Hz. Muhammed Mustafa idi. Allah, O’nu iyiliklere açık, kötülüklere kapalı olarak donatıp, yapacağı ağır vazifeye uygun olarak yetiştirmişti. O’nu Mekke’deki bütün insanlar ‘el Emin’ diye bilirlerdi. O’nun yalan söylediğine kimse şahit olmamıştı. O, emanetlere hıyanet etmez, kimsenin hakkını yemez, hile, aldatma yapmaz ve sözünde dururdu. İnsanlar emanetlerini O’na bırakırlardı ve hiçbir zayiata uğramadan da geri alırlardı. Hz. Muhammed sav sık sık Nur dağındaki Hira mağarasına gider tefekküre dalardı.
Miladi 610 yılı Ramazan ayında yine Hira mağarasında düşünceye daldığı bir zamanda, Allah’ın büyük emaneti (İslām’ı) verme zamanı gelmişti. Cebrâil Aleyhisselâm birdenbire görünerek: Ümmi (okuma yazma bilmeyen) Hz. Muhammed’e “Oku!” dedi. Resulullah Aleyhisselâm okuma bilmediği için: ‘Ben okumayı bilmem’ dedi.
Cebrāil as O’nu tutup takatı kesilinceye kadar sıktı ve Ălāk suresinin ilk 5 ayetini okudu. ‘Yaratan Rabb’inin adıyla oku! O (Allah), insanı bir kan pıhtısından (embriyodan) yarattı. Oku! Rabbin nihayetsiz kerem sahibidir. O ki, kalemle (yazı yazmayı) öğretti. İnsana bilmediğini O, öğretti (Alāk, 1-5). Hz. Muhammed bu olağanüstü hal karşısında uzuvları titreyerek dağdan döndü. Hanesine geldiğinde ailesi Hz. Hatice validemize, ’Beni örtünüz, beni örtünüz’ buyurdu. Bir süre sonra vahiy meleği Cebrāil as tekrar gelerek, “Ey örtüsüne bürünüp sarınan! Kalk da (insanları) uyar.
Sadece Rabb’ini büyük tanı. Elbiseni temiz tut. Kötü şeylerden (şirkten) uzak dur!” (Müddessir: 1-5) ayetlerini getirdi. Daha sonra ayetler peş peşe gelmeye başladı. “Bu, kendinden önceki kitapları doğrulayan, Ümmül-kurâ (Mekke halkı) ve çevresindekileri uyarman için indirdiğimiz mübarek bir kitaptır….” (En’âm- 92).
Böylece Kur’ān-ı Kerim; vahiy meleği Cebrâil Aleyhisselâm vasıtası ile Resulullah Aleyhisselâm’a peygamberlik süresince, zaman zaman ve çeşitli vesilelerle, âyet âyet, sûre sûre indirilmiş ve yirmi üç senede tamamlanmıştır. Kur’ān, Allah-u Teâlâ’nın en son ve en büyük kitabıdır.
Gelecek yazı Hz. Resulullah İslam’ı tebliğ etmeye başlıyor…
Prof. Dr. Yusuf Özertürk.
İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.
RADYO FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir.
Üye Ol
veya
Giriş Yap
Kayıtlı
Yazdır
Sayfa: [
1
]
Yukarı git
« önceki
sonraki »
www.FaniDunya.Net |HUZURUN, DOSTLUGUN, KARDEŞLİGİN EN GENİŞ PAYLAŞIMIN TARAFSIZ, KALİTELİ, DEVAMLI HİZMETİN ADRESİ
FANİDUNYA NET TARİH, KÜLTÜR, SANAT, EDEBİYAT
KÖŞE YAZARLARI - KARMA
YENİ - Yusuf Özertürk Prof Dr
Mi’rac Hadisesi - Ahireti Nebevi Temaşa 4