Engellilerin En Büyük Sorunu Maneviyatsızlık
Neden bu başlığı attım.? Çünkü bir çok engelli aileleri ile görüştüğümde tek söyledikleri şey çocuklarının sorduğu şu soru “neden ben” Aileler ile görüştüğümde, “Siz bu çocukla ne kadar ilgilisiniz, sadece fizik tedavi kısmıyla ilgilenip sonrasına karışmıyor musunuz? dediğim de büyük bir sessizlik oluyor. Ve ben anlıyorum ki sosyal hayata adapte etmek için hiç bir şey yapmıyorlar.
Oysa ki benim rahmetli dedem biz torunlarını Camide görünce özellikle de beni görünce hemen caminin çay ocağına alır “madem namaza geldiniz ödül olarak size gazoz ısmarlayayım” derdi. Benim ailemde bu konuda çok dikkatli davranır ve her yaz camide açılan kurslara gönderirdi engelli olmama rağmen. Amcamın oğulları da ayırmazdı beni kendilerinden ve birlikte gidip gelirdik. Aslında o yıllarda başlamıştı maneviyat yüklemesi ve devam etti hala çok şükür elimizden geldiğince maneviyat yüklü bir yaşam veya bir hayat kurmaya çalışıyoruz.
Peki sorun nerede? Sorun ailede ve yakın akrabalarda. Çünkü sosyal hayata adapte edilecek ki sonra maneviyata geçirsin. Engelliler engellerini ön plana çıkartarak iş yapmaya çalışıyorlar ve bu da milletimizde ters tepkiye neden oluyor. Bir bankada işi olan engelli, sanki orada hiç kimse sıra beklemiyormuş gibi davranıp direk işlem yapmak için bankoya ilerliyor. Aslında orada diğer insanlar gibi bekleyerek ve sıra numarası alarak işlem yapmak, insanlara şu mesajı verecek “benim de sizlerden bir farkım yok” Ama engelliler de engellerini çok suistimal ediyor ve ben buna şiddetle karşıyım. Bir yasa vardır. Devletimiz engellilere öncelik tanımıştır eyvallah ama onu kullanmak zorunda değilsin ki ve bunu bir çok yer de yapıyoruz. Aslında bunu yapmasak insanların bizlere karşı davranış ve bakışlarını değiştirebilir.
Biz kendimize acıyoruz ve karşımızdakinden bizleri acımamasını bekliyoruz ama aslında içten içe de acısın da işler daha çabuk yürüsün diyoruz. Sonra engellilerin doğru dürüst arkadaşları, dostları olmuyor. Hak buna razı mı? Bence değil neden mi? Çünkü bu dünya bir imtihan dünyası ve bizler de imtihandayız. Elimizde ki nimetin farkında değiliz maalesef. Allah bize Cennetin kapılarını sonuna kadar açmış ve diyor ki, sabredin mücadele edin, Allah’tan gelip yine Allah’a döneceğinizi unutmayın, elinizden gelen ibadetleri yapın, isyan etmeyin sizlere köşkler hazırladım Cennettin en üst makamlarında.
Bakıyorum da etrafımda birçok aile çocuklarına resim dersleri aldırıyor, müzik dersleri aldırıyor sosyal olsun diye. Ama iş ibadette gelince kılları kıpırdamıyor. Ondan sonra da çocukları isyanları oynuyor. Bunun nedeni sizlersiniz aileler olarak ve yakın akrabaları olarak. Allah ve Resul sevgisini koyamazsanız o çocukların kalplerine, çocuk çareyi kötü sokaklarda arar. Dönemimiz internet dönemi ve internettin kötü sokakları var, çocuklarımız bu kötü sokaklardan uzak tutmak için Allah aşkını ve Peygamber sevgisini nakşetmemiz şart. Çocuğunuzla beraber en son ne zaman bir camiye gittiniz veya ne zaman dini bir sohbette katıldınız?
Çok uzun zaman önce iyi hatırlıyorum bir spastik engelli çocuk vardı ve içinde Resul aşkı o kadar büyüktü ki 7 yaşına kadar yaşar demişlerdi ama 15 yaşına kadar yaşamıştı yanlış hatırlamıyorsam ve en önemlisi de çocuğun ağzından çıkan kelimelerin 10 nundan 7 si Resul aşkıyla ilgiliydi. Bunu hayatın neresine koyabilirsiniz.
Kısacası anlatmak istediğim şu ki. Engelli çocuğunuzu da alın nereye gidiyorsanız, özellikle de camileri gezdirin, türbeleri gezdirin çünkü oralar şifa yeridir. Akraba ziyaretlerinizde veya kuzenleri ile görüşmesini sağlayın ama engellini arkaya atarak. Tıpkı namaz kılarken, tekbir aldığınızda baş parmaklarınız kulaklarınıza gidiyor ve ben dünya hayatını arkaya attım der gibi. Çocuğunuza namazı öğretin, abdesti öğretin, imanın şartlarını öğretin. Ölmek için doğduğumuzu her nefesimizde Rabbimize daha çok yaklaştığımızı öğretin, Kuran-ı Kerim öğretin hatta umre, hacca gidin imkanınız varsa. Bunları öğretemiyorsanız eğer, öğretecek birilerini bulun ve sonra görün neler oluyor. Çocuğun en büyük öğretmeni ailesidir. Eğer siz bunları yapmıyorsanız, çocuğunuzdan da bunları beklemeniz biraz abes kaçar. Sadece çocuğunuz imtihan olmuyor, onunla beraber esas siz ailesi olarak imtihanın en büyüğü ile karşı karşıya olduğunuzun farkına varın.
Bir Allah dostu sokakta yürürken bir köpek karşısına çıkar ama köpek çok pis ve bir ayağı aksıyordur. O Allah dostu hemen yüzünü çevirir ve o anda hal dili ile köpek dile gelir, “hey efendi sen ki Allah dostu bir kişisin, seni de Allah yarattı, beni de Allah yarattı sen kim oluyorsun da Rabbimin yarattığı bir şeyi beğenmiyorsun?” der ve o Allah dostu çok büyük bir hata yaptığını anlar, yıllarca tövbe istifar eder. İnsanlar bu şuur ile dünyaya baksa ve tefekkür etse Rabbimizin ne nimetlerini görebilecekler ama malesef olmuyor. Kimi karşısındakinin giyimini, kimi cep telefonunu, kimi yürüyüşünü, konuşmasını, şivesini ve bu tip şeyleri beğenmez. Ama bilmezler ki hepsinin hesabını vericekler. Biraz ağır olacak ama kusura bakmayın söylemeden edemeyeceğim, benim görünüşüme bakıp da kız vermeyen aileleri Rabbim affetsin, Efendimiz S.A.V. gelse dese ki siz nasıl olur da bu çocuğa kızınızı vermiyorsunuz? Ne cevap vermeyi düşünüyorsunuz. Dinin yarısı evliliktir diğer yarısı sabır, peki bu evlilik konusunda neden adım atılmıyor engellilere karşı. Sizler dünya ile uğraşırken ben Ahiretim ile uğraşıyorum.
RABBİM BİZLERE MANEVİYATSIZ BİR HAYAT NASİP ETMESİN VE TEFEKKÜR EDİP BİR SU DAMLASINDA DÜNYAYI SEYRETMEYİ NASİP ETSİN. RABBİM BİZLERİ İSYAN EDENLERDEN EYLEMESİN VE RABBİM BİZLERİN ELLERİNİ BIRAKMASIN.
Hüseyin Küçük