* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: İslam’ın Engelliye Bakışı  (Okunma sayısı 814 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı gurbetciyim

  • Global Moderator
  • *****
  • İleti: 2330
İslam’ın Engelliye Bakışı
« : Kasım 20, 2022, 08:39:34 ÖÖ »
İslam’ın Engelliye Bakışı

Yaratana kulluk etmek üzere dünya sahnesine gelen insan, yaratılmışların en şereflisidir.

Kadınıyla, erkeğiyle, engellisiyle insan eşrefi mahlûkattır. Engelli de, engelli olmayan da bir insandır. Bu bakımdan insana, insan olduğu için değer verilmesi esastır. Toplum içinde birlikte yaşadığımız engelli kardeşlerimiz her zaman olabilir. Onların varlığını kabullenerek birlikte hayatın idamesini sağlama azmini kendimizde her zaman görmeliyiz. Hangi tür engelli olursa olsun karşımızda bir insanın olduğunu düşünmek durumundayız. Kendimizi bir an onun yerine koyarak düşünürsek, sanırım her şey kendiliğinden çözülecektir. Allahın insana verdiği hakların en önemlisi yaşama hakkıdır.

Zira bu hak olmazsa diğerlerinden söz edilemez. Engelli insanın da hayat hakkı en tabii haktır. Bundan sonra, din ve vicdan, eğitim ve öğretim, çalışma, mülk edinme vb, gelmektedir.

Yüce Allah Kuranın da şöyle buyurmuştur.”Kendisine o ama geldi diye Peygamber yüzünü ekşitti ve öteye döndü. ( Ey Muhammed!) ne bilirsin, belki de o arınacak. Yahut öğüt alacak da bu öğüt kendisine fayda verecek. Kendisini muhtaç hissetmeyene gelince; sen ona yöneliyorsun. (istemiyorsa) onun arınmasından sana ne!

Allaha karşı derin bir saygıyla korku içinde koşarak sana geleni ise bırakıp, ona yöneliyorsun. Hayır, böyle yapma! Çünkü bu( Kuran) bir öğüttür. Dileyen ondan öğüt alır. Abese suresi,1-12.   

Hz Peygamber, İslam hakkında kendisinden bilgi almaya gelen kibirli bazı müşrik liderleriyle görüşürken sahabelerden gözleri görmeyen Abdullah b. Ümmi Mektum  gelerek “Ya Resulallah bana öğüt ver” demişti. Hz. Peygamber çok meşgul olduğu için yüzünü ekşitip öteye dönmüş, yanındakileri dinlemeye devam etmişti. İşte bu sure bu olay üzerine inmiştir.

Abdullah b. Ummi Mektum görme engelli bir sahabedir. İslam Dini hakkında peygamberimiz (sav) efendimizden bilgi almak için kendisiyle ilgilenilmesini istemiştir. Efendimizin meşgul olmasından dolayı kendisiyle ilgilenmesinin biraz gecikmesi neticesinde Allah, Peygamberimizi uyarmıştır. Peygamberimiz bu sahabeyi, Medine de bazen kendi yerine vekil bırakmıştır. Aynı zamanda Abdullah b. Ummi Mektum efendimizin müezzini idi.

Demek oluyor ki, kişi engelli de olsa değer vermek, ilgilenmek, isteklerine cevap vermek gerekiyor. Günümüzde yaşam mücadelesi veren engelli kardeşlerimize baktığımızda, bizlerden kendilerini acımamızı değil, değer vermemizi ve ilgilenmeyi, kendilerinin bu toplumun birer ferdi olduklarının bilinmesini arzu ettiklerini hissediyoruz.

Bu da onların en tabii hakları olsa gerek. Birlikte yaşadığımız bu kardeşlerimize karşı her zaman ve her mekânda duyarlı olmalıyız. Onları arzu ettiklerinde, eğitim ve öğretim kurumlarıyla, cami ve mescitlerle, sosyal etkinliklerle buluşmalarına yardımcı olmalıyız.

Çalıştırdığımız yerlerde kendilerine kolaylıklar sağlamalıyız. Yol ve caddelerde yürürlerken zor durumda kaldıklarında rehberlik yapmaktan kaçınmamalıyız.

Unutmamalıyız ki, engelli kardeşlerimize göstereceğimiz en ufak bir ilgi, onları hayata bağlayacaktır. Yaşamaktan zevk almalarına vesile olacaktır. Onların bu hali, bizlerin dünya ve ahretimizin mutlu olmasına imkân sağlayacaktır inşallah.

RADYO DİNLEME LİNKİMİZ
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

Çevrimdışı KOYLU

  • *****
  • İleti: 2314
Ynt: İslam’ın Engelliye Bakışı 1
« Yanıtla #1 : Mayıs 26, 2023, 07:49:14 ÖÖ »


İslamın Engellilere Bakışı  1

Yüce Allah, varlıklar içerisinde insanı mükerrem ve şerefli bir konumda yaratmıştır. Bu bakımdan insan, saygı ve hürmete layıktır. İnsanı insan yapan özelliklerin dışında kalan nitelikler, dinimize göre bir üstünlük sebebi değildir. Zira Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.):

“Allah sizin sûretlerinize ve mallarınıza değil, kalplerinize ve amellerinize bakar”[1] buyurmuşlardır. Buna göre esas olan ruhun, kişiliğin, kalbin ve davranışların olgunluğu ve gelişmişliğidir.

İnsan bedeninin bazı fonksiyonlarını yitirmiş olması, yani engelli olmak, insan için bir kusur sayılmaz. İnsanları fizikî durumlarına göre değerlendirmek veya ayıplamak, dinimizce günah sayılmıştır. Nitekim bu konuda Peygamberimiz (s.a.v.):

“Bir kimsenin mü’min kardeşini (herhangi bir kusuru veya fizikî engeli sebebiyle) küçümsemesi günah olarak ona yeter”[2] buyurmuştur.

Her insan, farklı bir yetenek ve değişik bir yapıda yaratılmıştır. Yüce Yaratıcı, böyle takdir etmiştir. Hiç kimsenin buna itiraz etmeye hakkı yoktur. Çünkü Yüce Allah, yoktan var ettiği her şeyi kendi hikmet ve takdirine göre yaratır. Fizîki engellilere destek olmak, dinimizin emrettiği bir görevdir. Yüce Allah, insanoğlunu gücünün yettiği işlerle sorumlu tutmuştur.

Bunun için, özürlülerle ilgili özel hükümler koymuş, inananların her konuda birbirleriyle dayanışma içerisinde bulunmalarını emretmiştir. Peygamberimiz (s.a.v.) de engellilerle ilgilenmiş; onların yeteneklerini değerlendirmiş ve onlara yapabilecekleri çeşitli görevler vermiştir. Ashabından görme engelli Abdullah İbn Ümm-i Mektum’u, kendileri Medine dışına çıktığı günlerde yerine vekil bırakmış olmasını bir örnek olarak hatırlatabiliriz.

Hayatta sevineceğimiz ve huzur duyacağımız olaylarla karşılaştığımız gibi bazen de bizleri üzen, hoşumuza gitmeyen engeller, hastalıklar ve felaketlerle de karşılaşabiliriz.

Ancak başımıza gelen felaketleri, hastalıkları sabırla karşılamalı, isyan etmemeliyiz.

Unutmayalım ki, karşılaştığımız felaket, hastalık ve engeller, geçmiş günahların keffâreti, gelecek mükâfâtların da habercisidirler.

Özürlü kardeşlerimizin toplum hayatına katkıda bulunmaları için, yeteneklerini geliştirmek üzere onlara uygun mekanlar hazırlanması, eğitim imkanı sağlanması, yapabilecekleri işlerin verilmesi, insanî ve İslâmî görevimizdir. Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.), felaket, hastalık ve özür durumlarında müslümanların dayanışma içerisinde olmasını vurgulayan bir hadisi ile hutbemi bitiriyorum:

“Merhamet, sevgi ve birbirine destek olmada mü’minler, bir beden gibidir. O bedenin bir uzvu hastalanınca vücudun diğer organları, hasta uzvun elemini paylaşırlar.”[3]

--------------------------------------------------------------------------------

[1] Terğib, 1/55.

[2] Müslim, Birr, 32.

[3] Tecrıd-i sarih,12/128

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 04:50:26 ÖS]


Ozanlardan Single Eserler - Karma 320 kbps Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:20:38 ÖS]


Esat Kabaklı - Oğul Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:07:15 ÖS]


Ehl-i Beyt ve Kerbelâ Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:49:31 ÖÖ]


Filistin’in Tarihçesi Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:42:17 ÖÖ]


Cennetlik Kadınlar 3 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:10:52 ÖÖ]


Cennetlik Kadınşar 2 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:06:00 ÖÖ]