* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Yetim Hakları  (Okunma sayısı 585 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı türkiyem

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 2153
Yetim Hakları
« : Ocak 05, 2023, 02:46:13 ÖS »
Yetim Hakları

«Sana yetimleri sorarlar, de ki: onların işlerini düzelt­mek, (kaçınmaktan) daha hayırlıdır. Eğer onlarla bir arada (adalet gözeterek) yaşarsanız, artık onlar sizin kardeşleriniz-dlr. Allah (yetimlerin) salâhına çalışanlarla (onların mal ve hâlinde) fesad (ve fenalık) yapanları bilir.» (El-Bakare sûresi, âyet: 220)

insan haklarının en müşfik cephesini ve en yüksek met-lamı yetim haklarına verilen önemde görmekteyiz. Kur'ân-ı Kerîm'in 23 yerinde yetimlerden bahsedilir ve bu konuda otu­za yakın hadîs-i şerîf vardır. İslâm dîni bu hususta iki esas gö­zetmiştir :

1- Yetim, erginlik çağma erişene kadar en iyi şeklin dı­şında malına yaklaşılmaması,

2- Yetimi yedirmek mevzuunda birbirimize özenmemi­zi, onu incitmemek için lâzım gelen bütün titizliğin gösteril­mesi.

Bir âyet-i kerîmede buna işaretle buyuruluyor ki: «Yeti­me yedirmek konusunda birbirinize Özenmiyor musunuz? Size kalan mirası hak gözetmeden yiyorsunuz.» «Yetim hakkına, tecavüzün Allah katında nasıl bir günah sayıl­dığını ve cezasının ne kadar elim olacağını beyân eden :

«Yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler, karınlarına ancak ateş tıkinmiş olurlar; zaten onlar çılgın aleve atılacaklardır.»

Nisa sûresinin onuncu âyeti inince, günah meselelerinde çok titiz davranan ve ince düşünen Eshab-ı Kiram artık yetimler­le bir arada oturmaktan, onların mallarına bakmaktan kaçın­dılar. Bu durum karşısında yetimlerin mal ve mülklerine bak­mayı kendi üzerlerine alan kimseler kalmadı gibi oldu. Vazi­yetin ciddiyeti Cenâb-ı Peygamber'e (S.A.V.) arzedildi. Bunun üzerine yukarıdaki âyet indi. Buna yakın diğer bir rivayette, înbü Abbas (R.A.) diyor ki: «Nisa sûresinin onuncu âyeti inin­ce, yetim malına bakan, onlara vesayet eden Müslümanlar sür'-atle bu işten vazgeçtiler ve onların mallarını kendi mallarından ayırdılar, onlarla ihtilâtı terkettiler. Çoğu zaman yetimler için hazırladıkları yemekten arta kalanı bir tarafa bırakıp yemek­ten çekindiler. Bu yemeklerin zaman zaman ekşiyip döküldü­ğü de olurdu. Meselenin bu derece hassasiyet arzetmesi Müs­lümanları bir hayli müşkilâtta bıraktı. Bunun üzerine Bakare sûresi 220. âyet nazil oldu. Ve artık yetimlerin yiyecek ve içe-cekleriyle kendi yiyeceklerini beraber hazırlamaya cesaret bul­dular. Ebû Dâvud, Neseî, îbnü Ebî Hatim ve îbnü Merdve>h, Hâkim de Atâ' bin Sâib tarikiyle böyle rivayet etmişlerdir. îb­nü Abbas ile tbnü Mes'ud (R.A.) dan da buna yakın rivayet edilmiştir.

Hazret-i Âişe validemiz (R.A.) diyor ki:

«Ben, yetimin malını kendi yanımda yalnız başına bırakmayı hoş görmüyorum ve onun yiyeceğini kendi yiyeceğime, onun İçeceğini kendi içeceğime katmadıkça (rahat edemiyorum).»[1]

Çıkarılan Hükümler :
 
1- Yetimlerin lehine olmak üzere onların malım onlara velilik eden kimsenin  kendi malına katması daha ha­yırlıdır.

2- Yetimlerin malında, onlara velilik edenin alım satım, icâre, müdarebe ve benzeri muamelâtta  tasarruf et­mesi caizdir.

3- Yetimin malından ona yetecek kadarını alıp velîsi­nin malına karıştırarak birlikte hazırlamakta bir beis yoktur. Ancak bütün bu hususlarda hak ve adaleti gözetmek lâzımdır. Aksi halde vebal altına girilmiş olur.

4- Yetimler erginlik çağma girdikten sonra onlarla ev­lenmeğe ruhsat verilmiş ve onlar dinde kardeşimiz olarak bil­dirilmiştir.   Bu bakımdan onları küçümsememek, hakir gör­memek gerektir.[2]

YETİM MALI
 
«Yetimlere mallarını verin, temizi murdara (helâli hara­ma) değiştirmeyin. Yetimlerin mallarını kendi mallarınıza ka­tıp yemeyin.  Çünki bu, büyük bir vebaldir.» (En-Nisâ sûresi âyet: 2)

Babasını veyahut baba ve annesini kaybetmiş reşîd olma­yan çocuğa «yetim» denilir.

Nitekim sedef içinden çıkan tek inciye «Dürretü'l-yetîme» tesmiye olunur. Gerçi lügat bakı­mından küçük büyük, babasız herkese «yetim» denilebilir; fa­kat örften  yukarıda beyân ettiğimiz gibi yalnız reşîd ol­mayan babasız çocuklar hakkında kullanılır.

Ayet-i kerîme'de yetim haklarından ve bu hakların büyük vebalinden bahsediliyor.

Yetimlere veliy veya vasiy olanların çok hassas davranmaları, onların mallarım lüzumsuz yere harcamamak, zayetmemek için kılı kırk yararcasına basiret gös­termeleri tenbîh ediliyor. En'am sûresi, 153. âyette ise bu hu­sus daha açık bir şekilde ifâde edilerek yetimin malına en gü­zel yoldan gidilmesi emrediliyor: «Yetimin malına, rüşdüne erişinceye kadar, en iyi şeklin dışında yaklaşmayın. Ölçüyü ve tartıyı doğru yapın.» Bu iki âyetle beraber Kur'ân'nın yirmi iki yerinde"yetimden bahsedilmiştir. [3]

Bu, yetime ve dola-yisiyle insan haklarma verilen önemi belirtmeye kâfi delildir. Hiç bir semavî ve gayr-i semavî kitapta insan haklarına bu ka­dar yer verilmemiştir. Az ileride bu konuda geniş yer verilecek­tir.

Demek ki islâm dîni, her ferdin hakkını te'minat altına almış, özellikle yetim kalan çocukların haklarını en güzel şekle bağlamıştır. Âyetin inişine sebep teşkil eden hâdise, mevzuu daha geniş şekilde aydınlatmaktadır. Rivayete göre: Gatafan kabilesinden bir adamın yanında yetim kalmış kardeşinin oğlu bulunuyordu. Çocuğa babasından geniş bir servet kalmıştı. Rüşdüne erişince malım amcasından istedi. Amcası vermek is­temedi. Bu yüzden aralarında sert tartışmalar oldu ve nihayet meseleyi bir hal çaresine bağlamak için Hazret-i Peygamber'e geldiler. Bu sebeple yukarıdaki âyet indi. Çocuğun amcası âyeti duyunca, «Allaha ve Resûlüllah'a itaat ediyorum; yetimin malının büyük vebalinden Allaha sığınıyorum» dedi ve çocu­ğun malını olduğu gibi kendisine teslim etti. Hazret-i Peygam­ber (S.A.V.) :

«Kim nefsinin aşın hırs ve cimriliğinden sakınır da Rabbisîne böyle itaat ederse artık o Allah'ın yurduna yani cenneti­ne girer.» [4]

Çocuk da malını aldıktan sonra hepsini Allah yolunda har­cadı. Bunun üzerine Peygamber (S.A.V.) : «Ecir sabit oldu, günah kaldı!.» buyurdular. Eshab-ı Kiram bunun nasıl olduğu­nu sorduklarında, buyurdular ki: «Ecir çocuk için sabit oldu» günah ise babasının üzerinde kaldı..» Yani çocuğun babası mi­ras olarak bıraktığı malı gayr-i meşru bir yoldan elde etmişse,. günah onun üzerinde kaldı, çocuk da ecir kazandı.[5]

Âyetten Çıkarılan Hükümler:
 
1- Yetim reşîd olduğunda, malını vermemezlik yapmak helâl değildir. Yani bu çağdan sonra istediği ân malını veliy veya vasiyden alabilir.

2- Yetime velilik veya vasiylik eden kimse, onun malını ancak onun menfaati için kullanabilir.   İstediği gibi tasarruf edemez.

3- Veliy veya vasiy, yetimin temiz ve değerli malrnı ken­di kötü ve değersiz malı ile değiştiremez. Onun malına en iyi şeklin dışında yaklaşamaz.

4- Veliy veya vasiy kendi öz malına iyi baktığı nisbetle veya daha fazla yetimin malına bakmakla mükelleftir.

5- Veliy veya vasiy yetimin malını kendî malına katmak suretiyle yememelidir.[6]

YETİM VE SEFİHİN MALI
 
«Allanın sizi başına diktiği mallarınızı beyinsizlere (aklı veya dîni noksan olanlara) vermeyin. Kendilerine bunlardan yedirin, giydirin, onlara güzel söyleyin (uygun şekilde nasihat­te bulunun).» (En-Nisâ sûresi, âyet: 5)

Nisa sûresi 3. âyetle, rüşde ermiş yetimlerin mallarının kendilerine verilmesi emredilmiş, aksi bir yol tutanların ağır bir vebal altına girdikleri bildirilmişti.

Bu âyet-i kerîme ile de, idare ve velayetimiz altında bu­lunan gerek şahsî, gerek umuma ait malları bej'insizlere ver­memiz emrediliyor. Çünkü Allahın lütfettiği nimetleri yerli yerince sarfetmek, her mü'mine düşen bir vecîbedir. Har vu­rup harman savuranlara kendilerinin bile olsa  mal ver­mek ilâhî lütfa bir nev'i hiyânet sayılır. Bu bakımdan bu hu­susta çok ölçülü olmak gerekir.

Âvet-i Kerîmenin zahirî delâletinden başlıca iki mânâ an­laşılıyor :

a)  Kendi mülkiniz olan malları, akıl ve din dışı hareket­lerde bulunup günahlara dalan, eline geçen malı nefsânî arzu­larını tatmin için harcayan beyinsizlere onlar evlâdınız ve­ya vesayetiniz altında bulunan yetîm bile olsalar vermeyi­niz.   Ancak onlara ölçülü bir şekilde yedirin, giydirin ve gü­zel öğüdlerde bulunun!

b) Velayet ve idarenizde bulunan yetimlere ait mallar:, rüşde ermemişlerse veya aklî ve dinî yönden noksanlık içinde bulunurlarsa kendilerine vermeyin. Fakat bu maldan onlara ihtiyaçları nisbetinde yedirin, giydirin ve onlara yön verecek güzel nasihatlarda bulunun!

Nitekim Nisa sûresi, 6. âyet bu ikinci mânâyı teîsîr eder maiyettedir; şöyle ki:

«Yetimleri nikâh çağına erdikleri zamana kadar gözetip deneyin. O vakit kendilerinde akıl ve salâh yüzü gördünüz mü mallarım kendilerine teslim edin. Büyüyecekler de (bu malı tamamen ellerine alacaklar) diye bunları israf ile tez elden ye­meyin. (Velîlerden) kim zengin ise (yetimin malını verniye te­nezzül etmesin) kaçınsın. Kim de fakir ise, o halde örfe göre (bir şeyler) yesin. Artık onlara mallarını teslim ettiğiniz va­kit karşılarında şâhid bulundurun. Tam bir hesap sorucu ol­mak bakımından ise Allah yeter.»

Nisa sûresinin bu iki âyetinden çıkarılan netice :

Yetimler için bir vasiy veya velî tâyin etmek lâzımdır. Bu bakımdan fukahâ, aşağıdaki sıfatlan taşıyan her müslüman vasiy olabilir, demişlerdir:

a) Ehl-i salâh olacak,

b) Güvenilir olacak,

c) Adalet ve istikameti bilinmiş olacak,

d) Müsrif olmıyacak.

Yukarıdaki sıfatlan hâiz olan kadının vasiy tâyin edilme­sinin caiz olup olmadığında görüş farkı vardır. Bâzı fakîhlere göre caizdir. İmam Ahmed (Rahmetü'Uahi aleyh) de ayni gö­rüşe sahiptir. Nitekim Hazret-i Ömer'in, kıza Hafsa'ya (R.A.) vasiyette bulunduğu rivayetle sabit olmuştur. Diğer bâzısına göre caiz değildir.

Sefîh olan kimseyi tasarruftan men'etmek caizdir. Yani onu hacr [7] altına almak suretiyle malını muhafaza etmek lâzımdır. Bu takdirde ona bir veliy veya vasiy tâyin etmek ge­rektir.

Şafiî ve Ebû Yûsuf'a göre, sefihin, tasarruftan men'edil-meden Önce yaptığı muamelelerin hepsi caiz ve sahihtir. îbnü Kaasım'a göre men'edilmeden önce de, sonra da yaptığı hiçbir muamele caiz değildir.

Diğer bir husus daha : Erginlik çağım aşmış bir sefihin hacr altına alınmasında da görüş farkı vardır : İmam Mâlik ve fukahânın cumhuruna göre caizdir. Ebû Hanîfe'ye göre, az-çok aklı başında bir sefîh, malını ifsâd etmedikçe hacr al­tın alınmaz. İfsad edecek olursa, yirmi beş yaşma girinceye kadar hacr altında tutulur, ondan sonra malı kendisine teslim edilir.[8]

Çıkarılan Hükümler:
 
1- Gerek şahsî, gerek umuma ait mal beyinsizlere ve­rilmez.

2- Henüz riişde ermemiş veya aklî ve dinî yönden nok­sanlık içinde bulunan sefîh yetimlerin malı kendilerine veril­mez, ancak İhtiyaç nisbeti yedirilir ve içirilirler.   Ebû Hanîfe'-ye göre, yirmi beş yaşını doldurmuş bir sefihin  düzelmiş ol­sun olmasın malı kendisine verilir.

3- Yetimler ise nikâh çağına erdikleri zaman, kendile­rinde akıl ve salâh yüzü görünürse, malları kendilerine teslîm edilir.

4- Yetîm çocuklar için bir veliy veya vasiy tâyin edilir.

5- Veliy veya vasiy fakir olursa, örfe göre, yetimin ma­lından bir şeyler yiyebilir.   Zenginin buna tenezzül   etmemesi kendisi için daha hayırlı olur.

6- Yetimlerin malı teslîm edildiği vakit karşılarında şâhid bulundurmak lâzımdır.[9]

--------------------------------------------------------------------------------

[1] Celal Yıldırım, Kur’an Ahkamı ve Mezhep İmamlarının Görüş Farkları, Bahar Yayınları: 1/259-260.

[2] Celal Yıldırım, Kur’an Ahkamı ve Mezhep İmamlarının Görüş Farkları, Bahar Yayınları: 1/260-261.

[3] Bak: En'âm 153, İsrâ 34, Fecr 17, Duhâ 9, Mâün 2, İnsan 8, Beled 15, Kehî 82, Bakare 83, 117, 215, 220, Nisa 2,3,6,8,10,36,127, Enfal 41, Haşr 7.

[4] ibni Kesti

[5] Celal Yıldırım, Kur’an Ahkamı ve Mezhep İmamlarının Görüş Farkları, Bahar Yayınları: 1/261-263.

[6] Celal Yıldırım, Kur’an Ahkamı ve Mezhep İmamlarının Görüş Farkları, Bahar Yayınları: 1/263.

[7] Hacr: Kanun yolu İle birinin kendi malını istediği gibi kullanmaktan alıkonması. demektir

[8] Celal Yıldırım, Kur’an Ahkamı ve Mezhep İmamlarının Görüş Farkları, Bahar Yayınları: 1/263-265.

[9] Celal Yıldırım, Kur’an Ahkamı ve Mezhep İmamlarının Görüş Farkları, Bahar Yayınları: 1/265-266.

RADYO  FANİDUNYA FM.
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 04:50:26 ÖS]


Ozanlardan Single Eserler - Karma 320 kbps Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:20:38 ÖS]


Esat Kabaklı - Oğul Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:07:15 ÖS]


Ehl-i Beyt ve Kerbelâ Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:49:31 ÖÖ]


Filistin’in Tarihçesi Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:42:17 ÖÖ]


Cennetlik Kadınlar 3 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:10:52 ÖÖ]


Cennetlik Kadınşar 2 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:06:00 ÖÖ]