YETİMLERİ BAĞRINA BASMAK
Yetimlik, bir çocuğun korunmaya ve
şefkate en muhtaç olduğu dönemde,
bir büyüğün himayesinden yoksun olması,
maddi ve manevi olarak sıcak bir
aile ortamı içinde bulunamamasıdır.
Kendisi de babasız büyüyen Peygamberimiz
yetimlerle bizzat ilgilenmiş
ve “Ben ve yetimin bakımını üstlenen
kimse, cennette şöylece beraber bulunacağız”
derken işaret parmağıyla orta
parmağının yakınlığını göstermiştir (Buhârî,
“Talâk”, 25).
Rabbimiz yetime ikramda bulunmamaya
(Fecr, 89/17) ve horlayıp incitmeye
(Mâûn, 107/1-2) asla razı olmaz. Yetim büyüyen
Peygamberimizi bizzat kendi himayesine
aldığını Kur’an’da bildirirken
(Duha, 93/6, 9), bütün Müslümanlara da
yetimi kollayıp gözetmeyi (Nisa, 4/127) ve
doyurmayı (İnsân, 76/ 8 emreder.
Peygamberimiz, yetimin malını israf
etmeyerek büyüyünce kendisine eksiksiz
teslim etmek hususunda önemle
durur. Yetimin güzelce yetiştirilmesini,
sevgiyle beslenmesini ve gönlü olmadığı
halde evlenmeye zorlanmamasını
emreder.
Kalbinin katılığından dert yanan bir
kişiye; “Yetimin başını okşa, düşküne
yemek yedir.” (İbn Hanbel, II, 387) tavsiyesinde
bulunan Peygamberimiz, “Müslümanların
evleri içinde en hayırlısı,
yetime iyi davranılan; en kötüsü ise,
yetime kötü muamele gösterilen evdir.”
(İbn Mâce, “Edeb” 6) buyurmaktadır.