Allah Bize Yeter
Farkındayız veya değiliz, yeni bir istiklal mücadelesi veriliyor. Bu mücadele sadece vatanın değil ümmetin de bir istiklal mücadelesidir. “Yiğit düştüğü yerden kalkar”. Ümmet Anadolu’da düştü, Allah’ın izni ile Anadolu’da kalkacak. Algı operasyonları, kumpaslar, 27 Aralıklar, 15 Temmuzlar intihar saldırıları, terör, ümmetin düştüğü yerden kalkmasını engelleme çaba ve gayretleridir. Dost yüzlü düşmanlar artık yüzlerini gizleyemiyorlar veya gizlemek istemiyorlar. Bütün uşak ve ajanları ile ümmetin dirilişini engellemeye çalışıyorlar.
“Onlar öyle kimselerdir ki halk kendilerine ‘İnsanlar size karşı ordu toplamışlar, onlardan korkun’ dediklerinde, bu söz onların imanını artırdı ve ‘Allah bize yeter, o ne güzel vekildir!’ dediler.” (Âl-i İmran, 173)
Rabbimiz; mü’minlerin, küffarın ordularından korkmayacaklarını hatta o ordular ne kadar güçlü ve kalabalık olsa da bu durumun mü’minlerin imanını artıracağını, üzerlerine düşeni yaptıktan sonra tam bir teslimiyetle Rablerine tevekkül edeceklerini, yaygaralarla korkutma çabalarına asla boyun eğmeyeceklerini haber vermektedir. Küffarla mücadele çetin bir mücadeledir. Pek çok sıkıntı ve meşakkati vardır. Bu zorluklara iman ve sabırla göğüs germek gerekir. Rabbimiz bunu bize haber vererek;
“Yoksa siz, sizden öncekilerin başına gelenler sizin de başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Peygamber ve O’nunla beraber mü’minler ‘Allah’ın yardımı ne zaman?’ diyecek kadar darlığa ve zorluğa uğramışlar ve sarsılmışlardı. İyi bilin ki, Allah’ın yardımı pek yakındır.” (Bakara, 214)
“Yoksa siz; Allah içinizden cihad edenleri ayırt etmeden ve yine sabredenleri ayırt etmeden cennete gireceğinizi mi sandınız?” (Âl-i İmran, 142) Allah’ın kanununda değişiklik yoktur. Külfetsiz nimet olmaz, öncekiler bin bir meşakkatle cennete giderken sonrakiler meşakkatsiz gidemez. Herkesin farklı meşakkatlerle imtihanı vardır. Rabbimiz ilahi yardım vaadi ile beraber mü’minlerin de küffara karşı hazırlıklı olmalarını istemektedir.
“Onlara karşı gücünüzün yettiği kadar kuvvet ve savaş atları hazırlayın.” (Enfal, 60) Ne kadar çalışıp çabalasak ne kadar gayret etsek de zafere ulaştıranın Rabbimiz olduğunu asla aklımızdan çıkarmamamız gerekir. Onlarca ilahi mesajda Rabbimiz; gücünün her şeye hakkıyla yeteceğini bildirmektedir. Mü’minin, Rabbinin her şeye gücünün yetmesi konusunda hiçbir tereddüdü olmamalıdır.
“Allah’ın her şeye hakkıyla gücü yeter.” (Haşr, 6)
“Allah size yardım ederse sizi yenecek yoktur.” (Âl-i İmran, 160)
“Sabrettiğiniz ve Allah’a karşı gelmekten sakındığınız takdirde; onlar ansızın üzerinize gelseler bile Rabbiniz nişanlı beş bin melekle size yardım eder.” (Âl-i İmran, 125)
Rabbimizin yardımını celp eden en önemli iki şey; sabır ve Allah’a karşı gelmekten sakınmaktır. Bunu başardıktan sonra küffar dilediği yerden dilediği şekilde gelsin, belasını bulur. Mü’min gerçek hayatın Rabbi yanında olduğunu bilerek hareket eder. İlahi yardımları celp edecek samimi kulluğu gerçekleştirmeye çalışır. Samimiyetin ölçüsü de dünya hayatını ahiret hayatı karşısında satmaktır. “O halde, dünya hayatını ahiret hayatı karşılığında satanlar Allah yolunda savaşsınlar. Kim Allah yolunda savaşır da öldürülür veya galip gelirse biz ona büyük bir mükâfat vereceğiz.” (Nisa, 74)
Ümmetin yeni parolası “İntihara karşı, şehadet ” olmalı. Allah’ın izni ile intihar fırtınalarını ancak şehadet gülleri durdurur. Onlar intiharla cehenneme yollanırken, mü’minler şehadetle cennete uçarlar, Cafer-i Tayyarlar gibi. İslam güneşinin doğduğu günlere bakın, nice yiğitler şehadetleri ile Allah davasını bugünlere taşıdılar. Yetmiş sahabi Biri Mauna’da kalleşçe katledildi. Kâfirler kalleşçe sırf öldürmek için savaşırken, mü’minler insanlığı kurtarmak için savaşır. Mü’minin gayesi Allah’ın mülkünde Allah’ın hükmünü hâkim kılmaktır. Kâfirler korkaktır. Mü’minler ise korkusuzdur.
“Onlar müstahkem kaleler içinde veya duvarlar arkasında olmadan sizinle toplu halde savaşamazlar. Kendi aralarındaki çekişmeleri şiddetlidir. Sen onları toplu sanırsın. Hâlbuki kalpleri darmadağınıktır.” (Haşr, 14) Küffar kendi koyduğu oyunun kurallarını yine kendi bozar. Demokrasi, insan hakları gibi helvadan putlarını hiç çekinmeden yerler. Artık bu sahte putlarla kandıramayacaklarını anladılar. Artık işine geldiği yerde demokrasi, işine geldiği yerde oligarşi, işine geldiği yerde monarşi, işine geldiği yerde kraliyet. İşine geldiği yerde darbe, işine geldiği yerde terör… Terör, inşallah günü gelince küffarın elinde patlayacak. Kendilerine dönecektir.
“Eğer siz bir yara aldıysanız, şüphesiz o toplulukta benzeri bir yara almıştır. İşte günleri insanlar arasında döndürür dururuz. Allah, sizden iman edenleri ayıt etmek, sizden şahitler edinmek için böyle yapar. Allah zalimleri sevmez.” (Âl-i İmran, 140)
Küffar ve taşeron teröristleri ile topyekûn saldırı başlattılar. Artık istediği gibi oynayıp, oynattığı kuklaları yok. Ümmet Allah’ın izni ile uyanıyor. Oyunlarına çomak sokulmaya başladı. Keyifleri kaçtı, paniklediler. Hızla bütün planlarını devreye sokmaya başladılar. Allah’ın izni ile planları kendi başlarına dönecek. Kalleşçe katlediyorlar, ama korkutamıyorlar, yıldıramıyorlar, sindiremiyorlar, parçalayamıyorlar, vücutlar parçalandıkça ruhlar birleşiyor, imanlar kuvvetleniyor. İnşallah zamanın mü’minlerin lehine döneceği günler gelmiştir.
“Onlar sizinle nasıl topluca savaşıyorlarsa, sizde onlarla öylece savaşınız ve biliniz ki Allah takva sahipleri ile beraberdir.” (Tevbe, 36)
“İman etmemiş olanların kökünü kestik.” (Araf, 72)
Ümmet tek yürek olmak zorunda. Ümmetin parçalanması onları bir araya getiriyor. Ümmet bir araya gelebilse onlar parça parça olacaklar. “Allah’a ve Resulüne itaat edin ve birbirinizle çekişmeyin. Sonra gevşersiniz ve gücünüz, devletiniz elden gider. Sabırlı olun, çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.” (Enfal, 46)
Ümmetin başına gelen felaketlerin çoğu, birlik ve beraberlik içinde olamayışlarındandır. Bir binanın tuğlaları gibi bir vücudun azaları gibi kenetlenemeyişlerindendir. Bunun sebebi ise bir başlarının olamayışıdır. Büyüklerimiz ne güzel demişler; “Baş başa, baş şeriata bağlıdır” diye. “Hiç şüphe yok ki Allah, kendi yolunda, duvarları birbirine kenetlenmiş bir bina gibi saf bağlayarak çarpışanları sever.” (Saf, 4)
Mü’min sabır ve Rabbine itaatle ilahi yardımlara müstahak olmaya çalışmalı ve Rabbine ihlâsla dua etmelidir. “Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır, ayaklarımızı sağlam bastır ve şu kâfir kavme karşı bize yardım et.” (Bakara, 250)
Nureddin Soak