* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: İSTER MİSİN TEMİZLENESİN?  (Okunma sayısı 1319 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
İSTER MİSİN TEMİZLENESİN?
« : Eylül 29, 2014, 05:14:36 ÖS »
  İSTER MİSİN TEMİZLENESİN?

Temizlik, insanların özüne yerleştirilmiş fıtrî bir duygudur. Özü bozulmamış insan, maddî ve manevî pis şeylerden hoşlanmaz, hatta nefret eder, tiksinir. İnsanın özüne, ruhuna günah bulaştı mı, bu fıtrî özellik kaybolur maddî ve manevî hiç bir pislik onu rahatsız etmez. Koku almayan burun pis kokulardan rahatsız olur mu? Pis kokuların bulunduğu ortama giren önce onlardan rahatsız olur. O ortamda fazla kalırsa pis kokuları hissetmez olur. Haramların işlendiği ortamlar da böyledir. Oralarda fazlaca bulundukça artık haramlardan rahatsız olunmaz. Rabbimiz kullarına salihlerle sadıklarla beraber olmasını emreder ki kokuşmasın, bozulmasın. Kire, pasa, toza, toprağa bulaşan insan bunlardan rahatsız olur da hemen temizlenir. Fıtratı bozulmamış kişiler de haramlara bulaşınca hemen onlardan temizlenmek ister. Maddî kirlerden temizlenmek için suyu yaratan Rabbimiz, manevî kirlerden temizlenmek için de ibadetleri ve tevbeyi emretmiştir.

Rabbimiz, “De ki: Söyleyin bakalım: Suyunuz çekiliverse, size kim temiz bir akarsu getirir?” (Mülk, 30)

“Bunlar, tevbe edenler, ibadet edenler, hamd edenler, oruç tutanlar, rükû ve secde edenler, iyiliği emredip kötülükten alıkoyanlar ve Allah’ın koyduğu sınırları hakkıyla koruyanlardır. Mü’minleri müjdele” (Tevbe, 112) buyurmaktdır.

Maddî pislikler, bedenleri kirletirken, manevî pislikler kalpleri ve ruhları kirletmektedir. Mü’minler bedenlerini maddî pisliklerden kalplerini ve ruhlarını da manevî pisliklerden korumak zorundadırlar. Maddî ve manevî temizliğe dikkat edilmeyince beden ve ruhlar hastalanmakta ve toplumu ifsat etmektedir. Rabbimiz kullarını en iyi bilen olduğu için, madden ve manen kirlenen kullarına temizlenme imkân ve fırsatları bahşetmiştir:

“Allah, çok tevbe edenleri ve çok temizlenenleri sever.” (Bakara, 222)

“Allah tevbeleri kabul eden, hüküm ve hikmet sahibi olmasaydı, haliniz nice olurdu?” (Nur, 10)

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz, “Bir günahtan tevbe eden, o günahı işlememiş gibidir.” buyurmaktadır.

Suyu maddî kirlerden temizlenme aracı kılan Rabbimiz, tevbe ve ibadetleri de manevî kirlerden temizlenme aracı kılmıştır.

İmam Gazali, tevbenin önemi ile ilgili şöyle der:

“Herkesin her zaman tevbe etmesi vaciptir. Avam halkın tevbesi, kötü fiillerden dolayıdır. Salih kimselerin tevbesi, kötü huylardan dolayıdır. Takva sahiplerinin tevbesi şüpheli şeylerden dolayıdır. Allah Tealayı sevenlerin tevbesi, O'nu unutmak ve gaflete düşmekten dolayıdır. Ariflerin tevbesi de iki anda aynı seviyede kalmaktan dolayıdır. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz, ariflerin seyyidi, önderi ve en büyüğü olduğu için, kendisini iki anda aynı seviyede gördüğü zaman, bundan dolayı tevbe ederdi.

Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz şöyle buyurmuştur:

“Bazen kalbimde bir durgunluk oluşur. Bu olduğu zaman yetmiş kere istiğfar ederim.”

“Bir günahtan sonra bir taat işleyin ki, onun izini silsin.”

“Her günah için tevbe edin.”

Bil ki, şartlarına uygun olarak yapıldığı takdirde tevbe kabul edilir. Bu husus, Kur’an-ı Kerim’de ve Hadisi Şeriflerde kesin bir dille bildirilmiştir. Tevbe kabul edilince de, bir yandan günahlar affedilir, bir yandan da kalpte marifet nurları parlamaya başlar. Çünkü kalp ayna gibidir. Şehvet, rağbet ve bunların sebep oldukları günahlar ise kalp aynasının üzerine çöken sis ve bulut gibidirler. Tevbe ile bu sis ve bulutları sıyrılınca, kalp aynasının üzerine hakikat güneşinin ışıkları düşmeye başlar. Taat ve ibadetler de kalbi cila gibi parlatırlar.''

Günahların ve isyanların, insanları kuşattığı günümüzde, kötü fiillerden, kötü huylardan, şüpheli şeylerden, Rabbimizi unutup gaflete düşmekten, günü gününe eşit olmaktan dolayı tevbeye ne kadar da ihtiyacımız var.

Ellerimizin günahlarından tevbeye ne kadar ihtiyacımız var.

“Andolsun! Sen beni öldürmek için elini bana uzatsan da ben seni öldürmek için sana elimi uzatacak değilim. Çünkü ben âlemlerin Rabbi olan Allah’tan korkarım.” (Maide, 28)

Dillerimizin günahlarından  tevbeye ne kadar ihtiyacımız var.

“İşlemiş oldukları günahtan dolayı dillerinin, ellerinin ve ayaklarının kendi aleyhlerine şahitlik edecekleri günde onlara çok büyük bir azab vardır.” (Nur ,24)

Gözlerimizin günahlarından tevbeye ne kadar ihtiyacımız var.

“Allah, gözlerin hain bakışlarını ve kalplerin gizlediğini bilir.” (Mü’min, 19)

Kulaklarımızın günahlarından tevbeye ne kadar ihtiyacımız var.

“Kendilerine kuaklar, gözler ve kalpler vermiştik. Fakat kulakları, gözleri ve kalpleri kendilerine bir yarar sağlamadı.” (Ahkaf , 26)

Kalplerimizin günahlarından tevbeye ne kadar ihtiyacımız var.

“Kalpleri olup da bunlarla anlamayan, gözleri olup da bunlarla görmeyen, kulakları olup da bunlarla işitmeyen bir çoklarını cehennem için var ettik. İşte bunlar hayvanlar gibi, hatta daha da aşağıdadırlar. İşte bunlar gafillerin ta kendileridir.” (Araf, 179)

Ve diğer azalarımızın günahlarından tevbeye ne kadar ihtiyacımız var.

“Bunun için kendinizi temize çıkarmayın. Çünkü O, Allah’a karşı gelmekten sakınanları en iyi bilendir.” (Necm, 32)

Günahlardan arınıp, temizlenerek sana kavuşabilirsek bize ne var ya Rabbi?

“İçinden ırmaklar akan, içinde ebediyyen kalacakları Adn cennetleri vardır. İşte bu günahlardan temizlenenlerin mükâfatıdır.” (Ta-Ha, 76)

Bütün günahlar fânî hayatın nimetlerini elde etmek için işlenmiyor mu? Ebedî hayatı elde etmek istiyorsak günah işlememeye gayret etmek, işlenen günahları derhal terk etmek, işlenmiş günahlara da tevbe etmek gerekir. Günahlarla nasıl yaşayabiliyoruz? Günahlarla nasıl gezip dolaşabiliyoruz? Günahlarla nasıl yatıp kalkabiliyoruz? Bir nefes yaşamaya garantisi olmayan insan bir ömür günahlarla nasıl yaşayabilir? Nasıl mutlu olabilir?

“Dünya hayatı ancak bir oyun ve bir eğlencedir. Elbette ahiret yurdu Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için daha hayırlıdır. Hala akıllanmayacak mısınız?” (En'am, 32)

İmam Gazalî, tevbe etmenin önündeki engelleri de şöyle haber verir:

“Bil ki, tevbe etmenin önündeki engel, gaflet ve şehvettir. Bu sebeple, bunlar olunca tevbe edilmez. Gaflet ve şehvet ayrıca, kalbin hastalıklarıdır. Kalbin hastalıkları üç sebepten dolayı vücudun hastalıklarından daha tehlikelidirler. Bu sebepler şunlardır:

Vücut hastalığının aksine, kalp hastalığı bulunan bir kimse, bunu bilmez. Başkası söylediği zaman da, genellikle inanmaz ve kabul etmez. Böyle olunca da onun tedavisi ile uğraşmaz. Hastalık tedavi edilmeyince de, gittikçe artar ve ağırlaşır. Sonunda da ölüme yol açar. Ancak, vücudun ölümü ruhun çekilmesiyle olurken, kalbin ölümü iman ve marifetin çekilmesiyle olur.

İnsan, genellikle kalp hastalığının önemini ve doğurduğu kötü sonuçları idrak etmez. Onun için, vücut hastalığını önemseyip tedavisine çalıştığı halde, kalp hastalığı konusunda Allah Tealanın af mağfiretine güvenir.

Kalp hastalığını tedavi eden doktorlar azdır. Bu alanda doktor ve uzman oldukları zannedilen çoğu kimseler ise, bu işin ehil ve erbabı değildirler. Bu yüzden, bunların müdahalesi hastalığı gidermez, aksine, çoğu zaman onu arttırır ve daha da ağırlaştırır. Kalp hastalığını ancak âlim ve amil olan kimseler tedavi edebilir. Tedaviye kalkışanlar ise genelde ya âlim değildirler, ya da ilimleriyle amel etmezler. Bu sebeple, mesela, tedavi edilmesi gereken ilk ve en büyük hastalık dünya sevgisi iken, bunlar bunun üzerinde durmazlar. Çünkü bunların bir kısmı bunun hatalık olduğunu bilmeler, bir kısmı da bu hatalığa kendileri de yakalanmışlardır. Bu hastalık, onları da helak etmiş ve bir sürü ahlakî ve amelî zaaflara sürüklemişken, onların başka kimseleri tedavi edip bu hastalıktan kurtarmaları mümkün değildir.

Tevbe etmemenin sebepleri ise şunlardır:

Cezanın hazır olmaması.

Lezzet ve şehvetlerin baskısı.

Daha uygun bir zamanda tevbe edeceğini düşünmek.

Allah tealanın mağfiret ve rahmetine ümit bağlamak.

Ahiretin varlığından şüphe etmek.”

Aklını kullanabilen mü’min, haramlara dalmamaya gayret eder. Haram işleyince de derhal tevbe eder. Ecel gelmeden tevbesini tamamlar.

Rabbimiz, “Ancak onları ele geçirmemizden önce tevbe edenler bunun dışındadırlar.” (Maide, 34) buyurmaktadır.

Şu mübarek Ramazan ayını, bu ayda gönderilen Rabbimizin Kelamını, Kadir Gecesini, Orucu, Teravih Namazını, Zekâtı, Sadakayı Fıtrı, İftarı, Sahuru, İtikâfı ve Bayramı af ve mağfiretimize vesile kılmalıyız.

Rabbimiz, “Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının, O'na yakınlaşmaya vesile arayın ve O'nun yolunda cihad edin ki kurtuluşa eresiniz.” (Maide, 35)

“Ona de ki: İster misin temiz

Nureddin Soyak

 


* BENZER KONULAR

Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 04:50:26 ÖS]


Ozanlardan Single Eserler - Karma 320 kbps Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:20:38 ÖS]


Esat Kabaklı - Oğul Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:07:15 ÖS]


Ehl-i Beyt ve Kerbelâ Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:49:31 ÖÖ]


Filistin’in Tarihçesi Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:42:17 ÖÖ]


Cennetlik Kadınlar 3 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:10:52 ÖÖ]


Cennetlik Kadınşar 2 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:06:00 ÖÖ]